16 Mart 2014 Pazar

Birgün ekoyla 40 tane torpil aldık.
kardeş payı bölüştük (piç çaktırmadan 5 fazla almış.)
lisenin ilk günüydü bizim son.
her biji müdür bobey diyerek okula doğru atıyoduk.
okulun önüne dek gelen torpil patlayarak otları tutuşturdu.
müdür itfaiyeci çağırdı.
itfaiyeci hangi amına kodumun piçi yaptı deyince.
eko elinde kalan son 2 torpili itfaiyeciye doğru attı.
bunu gören itfaiyeci ekonun kafasına tazyikli suyu sıktı.
arkadaşlığımız ölmedi amk izlerken yediğim cipsten ekoyada verdim.
eko cipslerden enerji alarak evden boncuklu tabancasını aldı ve geldi.
itfaiyeciye 2 el ateş eden eko botlarıyla kafasına vurarak yere yığdı.
itfaiyeci yerde yatarken otlar yanmaya devam ediyodu süloyla malafatı açtık işeyerek söndürdük.
ordan herkez alkışlarken bende kalan 10 torpilden 2 sini attım coşkuyla.
geriye kaldı 9.
şimdi matematik hocası beni arıyormuş sanırım torpil hesabını yanlış yaptım.
öldüm amk internet cafede beşyüze açtırsam daha avantajlı olurdu herneyse amk sinirlendim gittim ttnet bayisine dedim benim internet hep gidiyo sikerim böyle ttneti reklamlarda kuş böcek oynatıyonuz internet kaplumbağa hızında pezevenkler dedim baktım bunlar beyfendi düzgün konuşun dedi ne düzgün konuşacam amına koduklarım,telefon hattı olsanız ülkede telefon kullanmak yasaklanır priz olsanız size fiş takmam dedim baktım güvenlik geldi götüme jopla vuruyo döndüm buna 45 Numara botlarımla döner tekmeyi vurdum camdan dışarı uçtu sekreter kız biber gazı çıkardı çantasından tam sıkacaktı hemen cebimden Le’Colayı çıkardım bunun kafasına attım kafasından kola akıyo amk.Patronları geldi kaslı rambo atleti giyimiş kucağında bitane soba borusu karşımda ben korkarmıyım 45 Numara botlarımın bağını bağladım.Buna bir cüneyt arkın bakışı attım koşarak buna birtane tekme attım bu soba borusunun ustune oturdu amk.Bunu kaldırdım ajdarla bülent ersoy karışımı bir tipi var seni gömseler,toprak geri tükürür dedim buna 45 Numara Botlarımla dedemden öğrendiğim çifte vuruşunu yaptım bu yerde kaldı üstünde benim modemdeki kırmızı ışık yanıyodu adamlarda genetik amk kan yerine kırmızı ışık akıyo.Gittim sekreter kıza attığım le colayı aldım asiti kaçmış amk kızın çantasından beşyüz aldım dudaklarına yapıştım koşarak ordan çıktım. Bimden Le’Cola aldım eve gittim polisler beni arıyormuş amk beşyüz bin aldık o da kolamın parasıydı amk.Soruyorum size benim suçum ne ?

yankesici krolar

okulde yemek çıkmamış bizde sikici tayfanın yuvası olan alışveriş merkezine çıktık  bi bin yolumu kesti amk köfte alcakmış para istiyo.pala ver palver dedi al burde macar salamı var ye amk çocu dedim bu bin tokadı koydu bana ben çok sinirlendim tabi duvarları sikmeye şeladım tabi benim küçük oğlanla bi kafa attım buna buna bi baktım benis sikme nolur diye ağlıyo seni sikmiyeceğim yavrum sikmekten dehe öte bişey yapacağım dedim bunu havaya fırlattım bi baktım statosfere kada çıkmış aba za gücümü kullanara uçtu ve onu yere düşünceeye kadar 31 pozisyonda 112 posta attım sonrada cebindeki parayı çalıp köfte aldım buna ama daşşam sürdükten sonra.
-balici

yakın arkadaşıma verdiğim ayar

beyler bugün okul çıkışı kızlı erkekli 8 kişi gittik bi cafeye oturduk muhabbet ediyoruz. neyse dersti şuydu buydu yarım saat 1 saat konuşmuşuzdur. sonra konu sakaldan açıldı. arkadaşlarımın çoğunun sakalı baya bi gür çıkmış şekilde benim sakalda çenede ve yanlarda çeneyle birleşmemiş bi şekilde çıkıyo. ordan bi kız arkadaşım aynen bana şunu dedi
”ya Ahmet 18 yaşına geldin hala sende neden doğru düzgün sakal çıkmıyo ben senin yerinde sokağa çıkmazdım utancımdan kösemisin sen” dedi amk yemin ederim kafamı attırdı böyle rencide etmesi beni. kızı görseniz tatlı bişey ama gibi 45-50 kilo ufacık bişey bende yapıştırdım cevabı aynen şunu dedim
”selen sende 18 yaşına geldin ama hala soğan kadar memeyle geziyosun dışarda sana bişey diyen mi var” dedim kız öyle bi bozuldu ki ağlıycaktı. erkek arkadaşlarım kahkahalara boğuldular kızlarda kız üzülmesin diye gülmemek için zor tuttular kendilerini sonra kızlar hadi kalkalım filan dediler kalktık. olay budur beyler.

sevgilisi olmayanla üzülmeyin

akın ben 29 yaşında bir abiniz olarak öğrenci kardeşlerime söylüyorum sakın kafanıza takmayın. benim babam işçi emeklisi, başka bir şehirde üniversite okurken o tek maaşıyla okuttu adam zar zor bizi. inanın ben toplamda 2 tane kot, 2 gömlek, 3 tshirtle bütün üniversite hayatımı geçirdim, onlar da zaten çetinkaya’dan falan alma markasız ucuz giysiler.
Millet üniversiteye arabasıyla gelir, en marka kıyafetlerle takılırdı, kızların da dibi düşerdi onlara. ben eli yüzü düzgün adamım yakışıklı sayılırım ama cepte para olmayınca türk kızları da bakmaz yüzüne, zaten baksa nolacak bi mekana götüriyim desen para nerde. öyle böyle bitirdik okulu iş hayatına atıldık. neyse ki akıllı adamız, kısa zamanda güzel kariyer yaptık, şimdi yalnız yaşıyorum, herşeyim de var, güzel de kazanıyorum. inanın 5 senedir götürdüğüm kızın haddi hesabı yok amk, cepte para olunca, kılık kıyafet şekil, evim var falan hepsinin dibi düşüyor.
Üniversitede yüzüme bakmayan kızlar mesaj atıyor napıyosun bişeyler yapalım birlikte diye. eve gelip verenler de hemen yapışmaya çalışıyor, yüzüne bile bakmıyorum bi daha göt gibi kalıyolar. öğrencilik yıllarımın öcünü alıyorum. millet bi de evlen falan diyor, salak mıyım evlenicem on numara hayatım var amk. o yüzden hiçbirşeyi takmayın kafanıza, aklınızı kullanın güzelce mezun olun iş hayatına atılın, gerisi kendiliğinden gelecektir. bu amlıları da şımartmayın amk, böyle böyle tepenize çıkıyor şeyi beyninden büyük türk kızları.

götümde çakmak patladı

Öğlen sınavım vardı malum finaller. sınavdan çıktım bindim otobüse. arka cebimde çakmak var birazda sakat bişey tokai fakirlikten zippo alamıyorum böyle gaz bırakıyo arada. neyse oturdum çakmak koltuğun plastik tarafına denk gelmiş olmalı ki birden patladı götüm acıdı arka cebimde bi delik oluştu anasını satıyım panik atak hastasıyım zaten birden hıaaa diyerek yanımdaki kızın kucağına oturdum o da bağırmaya başladı amk kevaşesi. boynundan tuttum beraber yere düştük ben yerde kıvranıyorum amk nasıl bi hastalıksa ölecem sandım. doktor emeklisi olduğunu sonradan öğrendiğim yaşlı bi kadın suratıma pet şişedeki suyu çarpmaya başladı.
benim bilincim iyice yok oldu amk. Su çarpma piiiç su çarpma piiç diye bağırmaya başladım. yerde bağırırken ayakta gidenleri tekmeliyorum şöför bey de duymuş olacak ki birden fren yaptı kapı aralığına düştüm kafam yan döndü boynum kırılacak sandım. bi on saniye öyle kaldım piçler. öyle dururken viiyyk tarzı bi ses çıkartıp sol bacağını hafiften ileri geri hareket ettiren bi insan düşünün. sonra açtılar kapıyı indirdiler beni yolun ortasında yetim çükü gibi kaldım. rezillik lan.

özet olarak götüm acıdı, bir de otobüste kaos yarattım.
not: arka cebinizde çakmak taşımayın. eğer çakmağınız tokai ise düşünmeden atın gitsin. kibrit taşıyın daha iyi.

matrix kankimle

Ulan geçen sabah bir kalktım sağ elimin parmakları birbirine yapışmış. allah allah dedim tamam dün gece osbir oldu da temizledim oğlum bunu ben nasıl yapışır bu parmaklar. kafayı bir kaldırdım karşımda takım elbiseli kulağında kulaklıklı bir adam oturuyor.sen kimsin dedim iyi akşamlar mistır anderson diyor.ne andersonu anasını satayım ulan hırsızın bile delisi bizi bulur. sizi uzun zamandır izliyoruz elimizdeki dosyada ne kadar bilişim suçu işlediyseniz var dedi. ulan ne bilişim suçu diye düşünürken aklıma ferre siteleri geldi.hay dedim ulan şimdi sıçtık iyi mi.bozuntuya vermemek için bana dokunamazsınız milletvekili dayım var benim dedim. mistır anderson elinizi yapıştırdığımız gibi ağzınızı da kapatabiliriz. konuşamazsanız telefon ne işe yarar dedi yüzüme artist artist bakmaya başladı.ne olacak diye bekliyorum o bana bakıyor ben ona.
hay sikeyim sizin yapacağınız işi diyerek ayağa kalktı çıkardı telefonu bir küfür kıyamet düşman başına ağız tadıyla artistlik bile yapamıyoruz kaç kere dedim kotasıza geçelim diye sikine takan yok dedi kapattı telefonu. neyse mistır anderson daha doğrusu niyo bana morfiyusu ver bende senin dosyanı yok edeyim dedi çıktı gitti.
yaktım bir sigara rüyada mıyım lan diyorum ne andersonu ne morfiyusu tam o sırada zil çaldı. aşşa mahalleden ali babasından arabayı çalmış hadi alemlere gidelim dedi. yürü lan dedim gidelim. gittik bara ben böyle artis artis takılıyorum barın oralarda bi baktım hatunun biri yanıma geliyor. yaklaştı bu merhaba niyo dedi.hay sikeyim niyonuzu ne oluyor lan gelen niyo giden niyo dedim içimden. kız ben tiriniti dedi.ben rus heralde diye düşünürken kız bişeyler zırvaladı anasını satayım memelere bakcam diye dinlemedim kafa sallayıp durdum
ulan eve geldim bende bir sıkıntı bir daraltı yattım ama dön allah dön sabah evdeki adam akşamki rus kız of o ne sikilir falan derken uyuyakaldım amk. artık biradan mı kalın giyinip yattım ondan mı nedir bir kabus gördüm gece düşman başına gelsin istemem. sabahki lavuk yanında kendi gibi fiyakalı giyinmiş iki dallama tuttular beni açtılar göbeğimi bir şey koydular ama kıvır kıvır dolanıyor ulan böcekse o çekin piç kuruları diye bağırıyorum yok bunlar hala bakıyorlar karnımdaki şeyde kıvır kıvır dolanıyor.en sonunda içlerinden biri burdan girmeyecek hay yaptığımız teklonojiye en iyisi götten sokalım dedi gerisini hatırlamıyorum
sabah uyandım daha doğrusu akşam uyandım öküz gibi yatmışım baktım patron yedi kere aramış işte bu sefer yarrağı yedik bir yandan da ulan o nasıl rüyaydı falan derken telefon yine çaldı patron şimdi sikti asıl falan derken bir baktım bilmediğim bir numara.kim bu diyerek bir açtım geçen geceki rus kız tiriniti.ben buna numaramı ne zaman verdim falan derken kız onu görmek istiyormusun dedi.o dediği am heralde diye çalgılar çalsın çengiler oynasın diye sevinirken sanki düzenli bir seks hayatım varmış gibi bozuntuya vermeden evet dedim. tamam o zaman aşağı gel arabada seni bekliyorum dedi.
hemen böyle bir durum olur diye aldığım 4 yıldır duran donumu giydim ulan hiç temiz çamaşır da kalmamış artık bişeyler giydim üzerine de parfümü bastım kokusu gitsin diye. aşağı bir indim tiriniti var ama yanında iki kişi daha var biri sarışın hatunun teki oyhş bunu da götürürüm derken bir bakım şoför koltuğunda izbandut gibi bir herif.hay amk bu nerden çıktı derken bindik arabaya sarışın kız çat diye bir silah dayadı burnuma. içimden dedim ki aha da gitti böbrek her tanımadığın adamın arabasına binersen olacağı budur.
ben ne oluyor lan benim kuzenlerim mermiye kafa atıyor demeye kalmadan tiriniti karnını aç niyo dedi.ben o an ayıktım fantezi yapıyorlar amk .her neyse açtım göbeğimi tiriniti çat diye bir boru bağladı karnıma ne oluyor diyemeden. ulan bokunu çıkardınız bu ne amk diyemeden tiriniti girdi lafa burda görünmüyor heralde göbek deliğinden sokmamışlar dedi. sarışın kız offf diğer taraftan anca elle çıkartabiliriz nasıl yapcaz dedi direksiyondaki dallama döndü pis pis sırıtarak ben yaparım dedi. gerisini hatırlamıyorum.
kendime geldiğimde bir odadaydım. baktım karşımda zenci bir eleman. ulan nasıl bir çetenin içine düştüm ben diyorum içimden. adam merhaba niyo dedi. ulan ne bu niyo niye sürekli niyo diyor bu herifler bana amk.her neyse adam başladı konuşmaya işte vay efendim rüyalar vay efendim makineler falan anlatıyor. deli amına koyim kesin deli nasıl insanlar anasına satayım yahu.her neyse adam matrixi görmek istiyor musun dedi. dedim göster amına koyayım ne iş şu dalga sabahtan beri muhabbeti dönüyor zaten iştende atıldık sayılır battı balık yan gider göster.iki tane hap çıkardı biri kırmızı biri mavi. maviyi alırsan bu iş burda biter hayatına geri dönersin uyursun ve yatağında uyanırsın dedi.
beni aldı bir kıllanma. uyursun falan dedi ya kırmızı ne boka yarıyor dinlemedim bile direk onu aldım. ulan maviyi alacağız iyi güzel de gelirken ceberrut gibi şoför şimdi de zencinin biri bunların arasına düşüp kalacağız sonumuz ne olacak belli değil. aldım kırmızıyı colk diye yuttum. birden böyle dünya üstüme üstüme gelmeye başladı anasını satayım bir yandan üşüyorum bir yandan yanıyorum sıtma mı oldum amına koyayım bu nasıl ilaç diye bağırırken küt diye gittim
bir uyandım her tarafımda teller var. yahu ben böyle işin yolunu yordamını sikeyim bir kıza gülümsedik diye başımıza gelmeyen kalmadı ne lan bu teller derken bizim morfiyus başımda belirdi. nasılsın dedi iyiyim de bu teller ne amk dedim. iyileşmen için şimdi dinlen dedi. yahu bişeyim yok benim bi apranax verin kendine gelirim dedim. sadece dinlen dedi zencidir diye ses etmedim uyudum
tekrar kendime geldiğimde teller gitmişti tiriniti ortalarda dolanıyor dedim ne ayaksınız siz neresi burası laboratuvar gibi organ mafyası mısınız siz dedim saçmalama niyo morfiyus bekliyor her şeyi anlatacak dedi neyse çıktık koridora deniz altı gibi bişey anasını satayım tel köprüler merdivenler falan derken böyle genişçe bir yere çıktık her yerde kablolar ekranlar falan 8 9 tane de eleman var ben ağzım açık sağa sola bakarken morfiyus işte bu şu şu bu falan diye milleti tanıttı şimdi matrixi görmek istiyor musun diye sordu he anasını satayım he dedim görelim de gideyim yarın patrona son kez yalvarcam çünkü bari erken kalkayım
neyse tiriniti geldi oturttu bir koltuğa raadla kendini sıkma dedi tamam dedim birden her yer beyazladı bir baktım ayaktayım morfiyus çekmiş afilli bir takım karşımda duruyor. işte matrix dedi.ben ne ara ayağa kalktım da sen üstünü değiştirdin yine mi uyuttunuz beni burası ne dedim. burası matrix işte vay efendim burası simülasyon bir dünya makineler bizden sağlanan enerjiler falan saydı da durdu. nasıl yani amına koyayım bu gerçek değil mi dedim gerçek nedir dedi sus bana edebiyat yapma dedim ama bir yandan da korkuyorum zencidir diye
işte niyo makineler bizi bu gerçek olmayan dünyaya hapsetti senden bizi kurtarmanı istiyorum dedi.ben artık dayanamadım yahu hocam nedir bu niyo niye bana niyo diyorsunuz dedim.o da ne demek adın niyo değil mi dedi.yoo değil dedim. bilgisayar korsanı programlamacı thomas anderson değil misin sen dedi yoo kasiyerim ben diyince bu çıkardı bir telefon başladı küfretmeye lan sizin kafanızı sikeyim ben sizdeki beyni kuşa taksak uçmaz ne sikimize yarayacak bu herif nasıl karıştırıyorsunuz falan derken orda eski bir telefon daha vardı çalmaya başladı bana döndü aç şunu dedi açmamla tirinitinin yanında kendimi bulmam bir oldu
yanımdaki koltukta da morfiyus oturuyordu o da kalktı ayağa bağırmaya devam etti ama nasıl bağırma biri birşey dese hunharca sikecek orda öyle sinirli.ben lafa girdim sustuğu bir ara benimle işiniz bittiyse beni eve bıraksanız olur mu dedim bu bana bir tokat patlattı ama nasıl bayılmış kalmışım oraya
uyandığımda böyle her tarafı demirden bir odadaydım başımda da morfiyus senin feriştahını sikerim fucking nigga diye ayağa kalktım dur hele bir sakin ol otur konuşalım dedi. oturdum karşısına dedi bak böyle böyle biz başkasını alacaktık aslında yanlışlıkla seni çıkarmışlar sistemden zor falan ama burdan geriye dönüş yok artık bizimlesin sana da yapacak bir iş bulcaz dedi. nasıl yani amına koyayım ben hep burda mı yaşayacam dedim ulan öküz önceden de su dolu bir teknede yaşıyordun zaten dedi
her neyse ilk gün geçti benim elime bi paspas verdiler yerleri tuvaletleri falan sildiriyorlar. askerden alışkınım o koymadı. gözüm sürekli nasıl kaçarım diye etrafta.bi gece üst güvertenin kapağı var kimse yoktu ordan kaçayım dedim anasını sikeyim kafamı uçaktan çıkarmış gibi oldum. uçuyor lan bu dalga. nası kaçacağım hiç bilemiyorum
morfiyusla konuştuktan iki hafta sonra bir gün yine yerleri siliyorum herifin biri geldi su kovasına çarptı.lan oğlum dikkat etsene diye bağırdım bu piçe ben. bana mı dedin lanet olası dedi.he sana dedim lan götoş dedim örnekköy çocuğuyuz bizde en nihayetinde. problem mi istiyorsun bebeğim dedi bu gavat. ulan bebeğini sikerim diyerek atladım bunun üstüne ama nasıl vuruyorum allah ne verdiyse. üç kişi zor ayırdı adamla beni zaten o zenciye sinirliydim sinirimi çıkardım biraz.
tam bu olayların üstüne morfiyus geldi. noluyo burda dedi. işte dediler böyle böyle herifin ağzı burnu dağılmış zaten ben bi kenarda kaç gündür sakladığım son sigaramı içiyorum. tiriniti dövdüğüm adama bayağı bi baktı kaptan bunun kafatasında çatlak olabilir makinaya bağlanamaz dedi bizim zenci yine delirdi.tam benim üstüme yürümeye başladı aha bu sefer kesin sikecek derken birden durdu. alın bunu hızladırılmış eğitime sokun yarın bizle beraber matrixe bağlanacak dedi.vay nasıldı neydi falan demeye başladı diğerleri ben kapının yanında duruyorum. morfiyus aldı diğerlerini silah bölümüne geçtiler bende kulağımı dayadım duvara dinledim belki ölür falan kurtuluruz dedi bu piç.nah ölürüm. yarrağımı ölürüm. hepinizi gömerim lan ben tersim pistir benim
beni aldılar oturttular bir koltuğa. başka bi zenci var orda böyle bildiğin commodore 64ler var amına koyayım bunlar ne lan dedim bunlarla mı takılıyorsunuz hala dedim.mal mal baktı sığır. benim birader var internet kafesi var toplasın size bi kasa sen bana yardım et ben sana yardım edeyim dedim yine mal mal baktı konuşmadan. neyse bizim asıl büyük zenci geldi siktiğiminin oturan boğası morfiyus rahat bırak kendini rahatla dedi.ne o lan bana mı halleniyosun dedim iyice arsızlaştım sikecekler beni ama hiç umrumda değil. bilgisayar başındaki tamam başlıyorum dedi o an böyle elektrik çarpmış gibi oldu böyle bi titredim.ne oldu lan çakmak manyetosu mu var koltukta çocuk musun amına koyayım diye bağırdım. judo öğrendin az önce dedi morfiyus.iyi de ben judo biliyorum lisedeyken 3 yıl gittim dedim göt oldu piç. cahil sanıyo heralde beni sik kafalı
neyse bana birşeyler daha yüklediler de ben pek bi sikim anlamadım. sokak dövüşü yükledik diyor ne bu sokak dövüşü diyorum o sikik bilgisayardan aha bu diye birşey açıyor ama adamlar bildiğin mahalle kavgası yapıyor ee ben bunları zaten biliyorum.he he dedim geçtim bu yüklemeden sonra elemanın birini çektim kenara olm sallama falan yok mu sizde yarın mevzuya gireriz falan yanımızda emanet olsun dedim. boş boş suratıma baktı. neyse siktir et bu malbuş ver de ciğerlerimiz açılsın dedim ama kimse sigara kullanmıyor ki amk. morfiyusa gidip tekel varsa bi yanaş desem çok kızar mı acaba?
neyse yattık kalktık güverte dedikleri yere gittim. morfiyus tiriniti falan hep ordalar. hadi gidiyoruz dedi morfiyus hadi bakalım dedim. oturduk yine koltuğa bağladılar beni yine çat diye görüntü değişti birden. fiyyyuuut be amma fiyakalı olmuşum diye bi ıslık çaldım.bu morfiyus saçma salak bişey yükletmiş üstüne biraz zevk olur insanda amına koyim bu sıcakta deri giymiş zevksiz orospu çocuğu. neyse morfiyus geçti önümüze bayağı bir yürüdük bir binanın önüne geldik sarı saçlı bir eleman var ona şu salakla beraber burda bekleyin bir sorun olursa arka tarafta buluşuruz dedi tiriniti ile beraber içeri girdi. başladık beklemeye dükkan tabelalarına bakıyorum bi tekel bulsam dalacağım içeri sigarasızlık başıma vurdu valla derken olay koptu
ben bi baktım içeriye 4 tane ceberrut gibi adam bize doğru geliyor.ne oluyo lan demeye kalmadan bizim eleman daldı bunlardan birine. şimdi ne kadar sevmesem de yanımdaki adam sonuçta bende çevirdim birini koydum kafayı.o yere yuvarlandı bir başkası atladı üstüme. tuttum bunun kafayı da sıkıştırdım kolumla kırayım mı lan boynunu ha kimin mahallesinde kime artislik yapıyosunuz lan siz göt oğlanları abi de lan çabuk diye bağırmaya başladım.
ben herifin boynunu tutmuş dururken morfiyusla tiriniti geldi beni görünce durdular çabuk bırak onu uzaklaş ondan o bir ajan diye bağırmaya başladılar.ne diyonuz amk falan dedim ben bunlara ha hu demeye fırsat kalmadan tiriniti birden koştu geldi bi silah çekti herifi çat diye vurdu kafasından.lan naaptın diyemeden başladılar koşmaya. kesin polis geliyordur diye bende başladım kaçmaya üstümüze kalacak yoksa iş. neyse girdik izbe bir yere baktım o çevirmeli telefonlardan var yine orda çelıyordu aç dediler açtım kendimi gemide buldum yine.hay sikeyim lan bu iş iyice boka sarmaya başladı bi adam öldürmediğimiz kalmıştı zaten. inşallah polisler çevirme falan yapmaz üstüm başım hep kan amına koyim
ben başladım küfretmeye arabada katil misiniz nesiniz orospu çocukları lan sokak ortasında adam mı vurulur dedim. tiriniti bana döndü sen o ajanı nasıl öyle yenebildin dedi.ne var kızım bizde örnekköy çocuğuyuz atara atar satıra satır dedim. bunlar morfiyusla bakıştılar gemide araştırma yapmamız lazım dedi morfiyus.en son araştırma yapacağız dediler son hatırladığım şey götüme böcek sokulmasıydı ben neyi araştırıyorsunuz lan siz dedim. morfiyus seni dedi.gel sikimi araştır dedim kahkahayı patlattım öndeki gavatın ensesine de bi tane vurdum gülsene lan it diye. iyice piçliğe vurdum işi yakında sikecekler ama delireceğim zaten ölsem de kurtulsam
ertesi sabah yine olay çıktı. şimdi amına koyduğumun gemisinde yemek falan yok aşure gibi birşey var bütün öğünler bunları yiyoruz.bir ara gemiden dışarı çıkmıştık bi siki bozulmuş aletin onu tamir için biraz toprak buldum aldım yanıma biber falan bulursam ekerim diye. morfiyus bunu görmüş bu ne lan dedi. saat kaç lan ayı ne giriyon odama izinsiz dedim.ne yapacaktın bununla dedi. domates fidesi bulursam ekcem biber falan yeriz amına koyim her sabah döl gibi birşey yiyoruz amına koyim dedim. başladı yok onun içinde protein zart zurt falan diye çekil lan tatava yapma diye ittirdim bunu. senin artisliğini sikerim diye atladı üstüme kaptanım lan ben kaptan saygı duyacaksın bana diye bağırmaya başladı. orda elektrikli bi dalga vardı bu beni kovalarken elime geçirdim döndüm birden arkamı hadi lan gel de ananı bacını sikivereyim şurda dedim.dur aman yapma falan demeye başladı
çağır lan bütün tayfayı dedim. tamam tamam dur dedi bi düğmeye bastı herkes geldi 2 dakikaya. geçin lan şuraya dedim. bana bak morfiyus bundan sonra kaptan benim lan dedim.ne ne ne dedi.sus götüne sokarım bu silahı dedim. tamam lan dur dedi.ver anahtarları dedim.ne anahtarı lan dedi. geminin anahtarı kontak diyorum neyle çalışıyor bu gemi dedim. kodları var onunla çalışıyor dedi.iyi yaz bi kağıda ver dedim. yazdı bişeyler verdi çince gibi şeyler amk neyse ayarlarım bi şekilde ben artık dedim aldım cebime koydum.
bu piçle beraber banada saygı duymaya başladılar şimdi. ulan elimdeki kodlarda ne var onu bile anlamadım birini çektim kenara zion’nun ana bilgisayarının kodları onlar dedi. zion neresi kastamonu tarafında mı dedim mal mal baktı suratıma. hepsinin coğrafyası sıfır bu piçlerin.
gecenin bi yarısı geldi bu morfiyus dallaması yarın matrixe gireceğiz sende kaptan sayıldığın için sende geleceksin dedi.heh işte şöyle adam ol bende kaptanım bundan sonra falan dedim bu piçe. zion’a gidelim yüksek mahkeme kaptanlığını alınca götüne sokucam o elindeki kodları dedi. siktir lan benim milletvekili dayım var alayınız gelseniz bana bişey yapamazsınız dedim.bu söylene söylene gitti yine.
ertesi sabah kalktık hazırlandık falan matrixe girdik.ben girmeden elemanı kafalamıştım yazlık bişeyler giydirsin diye üstüme sıcakta uzun uzun paltolarla deri ceketlerle dolaşıyor bu salaklar. işte ayağımda parmak arası terlik kapri ve tişört yüklettim kendime. morfiyus bunu görünce yine dellendi. sanane yarram nasıl istersem giyinirim sen işine bak dedim. tamam tamam amına koyim şimdi içeri gireceğiz hiç sesini çıkarma konuşup çıkacağız dedi.iyi tamam dedim daldık içeri. böyle çok fiyakalı bir restoran taş gibi cıbırlar falan var. ulan orda yemekleri görünce benim ağzım sulanmaya başladı kaç gündür ne idüğü belirsiz bir şey yiyoruz. zaten en arkadan gidiyordum bunlara çaktırmadan oturdum masanın birine. garson geldi bi kelle paça getir hele kardeş dedim. ecneb i ecnebi konuşmaya başladı. ulan çorba çorba dedim anlatamadım herife. kalktım gittim morfiyusların yanına.bu herifle karşılıklı laf çarpıyor. anahtarcı mı ne varmış onu istiyor. benim de deli damarım tuttu eh en nihayetinde morfiyus yanımdaki adam öyle yanındaki adama laf atmışlar dedirtmem arkamdan.
dedim kardeşim sen bu anahtarcıyı vermezsen yarım saate iki doblo dolusu adam yığarım buraya güzellikle olmazsa zorla olur bu iş dedim. ahahah diye güldü az önceki garson gibi bişeyler söyledi. sonra da fransızca küfürler çok güzel falan dedi. ulan senin feriştahını sikerim kime küfrediyon lan diye üstüne atladım ibnenin.iki tane beyazlı dallaması var zor tuttular beni. neyse ben bi helaya gideyim diye kalktı bu gavat. anahtarcıyı unutun dedi bende sen istedin aslanım yarım saat sonra burdayız dedim. döndüm morfiyusa ver bu telefonu bak o anahtarcıyı alıyor muyuz almıyor muyuz 1 saate dedim.lan yürü sikmeyeyim şimdi belanı dedi. bindik asansöre iniyoruz birden durdu alet. kapı açıldı bi baktık yukardaki dallamanın karısı. peşimden gelin dedi size anahtarcıyı vereceğim dedi. gittik bir odaya iki tane herif vardı bunlar vampir falan dedi sonra ikisini de çat diye vurdu. tirinitinin kulağına eğildim edvırd gibi vampir mi bunlar dedim o ne ya dedi. neyse boşver dedim. cahil oğlu cahil koskoca vampir edvırdı bilmiyor.
Bu karı bizi aldı dehliz gibi bir yere arkaürdü. ulan benim kapalı alan korkum var başladı arkaümden terler akmaya.bi kapıyı açtı bi kaltak içerde yaşlı bi dayı var her taraf anahtar dolu. bizim morfiyus selamsız sabahsız daldı muhabbete anahtarcı sen misin diye. harbi aktar kafalı bu.ne yol biliyor ne yordam. selamün aleyküm amcacığım dedim ben hemen ayıp olmasın diye. bana döndü nerelisin sen dedi. kayseriliyim dedim.vay topraam diye sarıldı boynuma. morfiyus dallaması kıskandı hemen çıkmamız lazım burdan falan demeye başladı. beni de zaten iyice etraf sıkıştırmaya başladı sevgi koyim gözlerim falan kararıyor. dedim tamam çıkalım.tam çıktık bir yere bi baktım lokantadaki at ağızlı yanına almış 10 15 adam gelmiş. ellerinde silahlar falan var bunlar bizi giber dedim içimden.ama yiğitliğe tak sürdürmem de yani arkaün yiyosa çek lan o tetiği dedim bu muallaklerden birine. işte bu merovingan mıdır ne karın ağrısıysa bişeyler dedi falan. morfiyus hadi aslanım sen onları oyalarsın dedi çekti gitti tirinitiyle beraber. işte şimdi gibi tuttuk.
Hemen dedim abi ben zaten makineleri çok seviyorum benim sizle bir problemim yok hep bu morfiyus muallaksi yüzünden bi daha olmaz abi falan dedim harbi harbi gibecekler yoksa. öldürün şunu dedi gavat o kadar yıkama yağlama yaptık la.salavat getirdim ölümü bekliyorum o an bi durdum lan.olm bilgisayarda değil miyiz amk dedim.bi nevi kantır yani.bi telefon vermişlerdi hemen onu çıkardım aradım gemideki dallamayı çabuk lan çabuk sv_gravity 10 yaz lan matrixe dedim.o ne falan dedi yaz lan gibecekler şimdi beni diye bağırdım. tamam tamam al yazdım dedi.bi pencere vardı koştum koştum ya allah çekip zıpladım. başladım uçmaya amk. sizin yapacağınız matrixi gibeyim ben counter hileleri çalışıyor. hemen çıkardım telefonu aradım bu dallamayı nerde bizim oturan boğa dedim. işte şurda otobanda ikizlerden kaçıyor falan dedi kapat kapat dedim o tarafa doğru uçmaya başladım.
Yolda kurtarmasam mı muallakyi falan dedim ama yol bilmem iz bilmem elim mahkum amk. uzaktan gördüm böyle tırın üstünde saçma saçma hareketlerle biriyle kavga ediyor.o sırada tır karşıdan gelen bir arabayla bir çarpıştı fiyuuttt ortalık savaş alanına döndü.ben tabi anahtarcıyla bunu aldığım gibi zıpladım havaya. uça uça çıkardım ordan bunları.sen seçilmiş olansın falan diye bağırdı bana morfiyus. harbi dengesiz aktar kafalı. dün anamızı gibiyordu bugün seçilmiş olansın falan diyor. neyse sağ salim indirdim bir yere. telefonla arayıp hileyi de sildirdim merdiven inemiyorum…

karıncaya verdiğim ayar

bugün güzel bi hava vardı. neyse yerde bi karınca ufak bi şeker parçasını yüklenmiş gidiyor. bende kıyamadım öldürmeye, plan yaptım. fazla değil 6-7 metre ilerde yuvasına girdi, tekrar geldi. yere küp şeker bıraktım. geldi bu lavuk kaldırmaya çalıştı baktı kaldıramıyo diğer karınca arkadaşlarını çağırmaya gitti. bu giderken şekeri tekrar aldım ordan. kalabalık 15-20 karınca şekerin olduğu yere doğru ilerlerken önden de bizim karınca bi baktı şeker yok. lan şerefsiz bizi mi atlatıyon sahtekar diye buna bi giriştiler oracıkta ağzını yüzünü dağıttılar karıncanın.

age of empires maceram

ocak 1216: dört gündür yılbaşını kutluyoruz. bizdeki de ne savurganlık ne şehvet düşkünlüğü ne pişkinlikmiş arkadaş. millet akşama kadar eğleniyor, sabahlara kadar dans, müzik, eğlence. tarkanlar da gitmedi. tiksindikçe tiksindim bu milletten. ne idüğü belirsiz tipler, namusumuz ırzımız var bizim.

5 ocak 1216: hamdi çavuşu çağırttım, ver elyınslarını defet şu melunları dedim. yol verdik, pembe tarkanlar ayrıldılar.

7 ocak 1216: kaya bey ve atlıları geri döndüler. stirling savaşı william'ın zaferiyle sonuçlanmış. ordusu ile briton diyarlarını işgale başlamış. dedim "ordu kaç kişidir", "on beş" dedi kaya bey. on beş kişi ile ülke mi işgal edilir lan?

10 ocak 1216: kuzey duvarına açılan boşlukları örmeye başladık. pezeveng oduncular ormanı düzgün de kesmemişler. bazı yerlerde ağaç var bazı yerlerde yok. duvarı nasıl yaparsak yapalım bir yerde boşluk kalıyor. köylüler falan geçiyorlar ağaçla duvar arasından. deli ibrağam'ı çağırttım, bulamadılar.

12 ocak 1216: deli ibrağam'dan halen haber yok. eniştesini de alıp gitmiş. merak ve endişe içerisindeyim. bir delilik yapmaya. gerçi yaparsa yapsın, biraz da başkaları uğraşsın. sabır Ya Rab.

16 ocak 1216: lalamı ziyarete town center zindanlarına indim. pek bir zayıflamış buldum. "sıhhatin nicedir lala?" dedim. küfretti. "sonra görüşürüz lala" dedim, ayrıldım. bi muhteşem yüzyıl tadı yaşatmıyorlar adama.

20 ocak 1216: kuzey duvarında uzun mızraklı, geniş kalkanlı birini görmüşler. açık mavi giyordu dediler. meraka kapıldım, kaya bey'e söyledim, beş atlı saldılar peşinden.

23 ocak 1216: atlılardan haber yok. kaya bey'e kalan atlıları da salmasını söyledim. altı atlı daha kuzeye yolladık. hamdi çavuş'a emir buyurdum dört de pikeman yolladık.

26 ocak 1216: pikemanlerin üçün geri geldi. ağız göz darmadağın bunların. "atlılar nerede?" dedim. "yok beyim.." dediler. "pusuya düştük beyim, ben diyeyim yirmi siz deyin yirmi beş kişiydiler" dediler. telaşa kapıldık. kuzey surlarına bizzat denetime gidiyorum yarın.

27 ocak 1216: geçen haftaki açık mavi giysili adam bu sabah kuzey surlarının dibine kadar geldi. yarı sarhoş "kraaaal" diye bağırıyordu, surlara çıktım "ne var" diye seslendim. "sen kralsan bu daha kraaaal" diye indirdi pantolonu bir taraflarını gösteriyor. "edebini takın bre deyyus" diye kükredim. "naparsın laaan" diye bağırdı bu. "atlılarını hacavat ettim daha ne yaparsın" dedi. okçulara emir verdim, oklamaya başladılar bunu. "ben teutonum laaaan, aşiretiz lan biz" diye bağıra bağıra uzaklaştı.

28 ocak 1216: pikemanleri çağırttım. "lan hani yirmi beş kişiydiler?" diye sordum. sus pus oldular. hamdi çavuş "beyim teuton şovalyesi o adam, kaleiçinin adamları, her türlü yol var bunlarda, ilişmeyelim" dedi. ya sabır çektim. giden atlılara mı yanayım, zedelenen irtibarıma mı bilemiyorum Ya Rab bize sabır ihsan eyle.

3 şubat 1216: öğle namazı çıkışında kukuletalı, pelerinli biri yolumu kesti. Eliyle gel işareti yaptı. Baktım bizim deli ibrağam. 'hayrola ibrağam' dedim, 'ağam tebdili kıyafetim, takip et' dedi. Merak ettim, düştüm peşine. Bir miktar yürüdük, güney duvarına kadar geldik. Sonra doğuya kara ormana doğru gittik. Hava kararmaya başladı. inceden tırstım, takıldım delinin peşine gidiyorum, tutsa bir köşeye çekse yardımıma gelen olmaz. 'ibrağam de hele nereye gidiyoruz' diye sordum, 'ağam çok seveceksin, çok hoşuna gidecek' dedi sonra gülmeye başladı. Aklıma geçen sene gördüğüm rüya geldi, iliklerime kadar titredim. Dağın başında deliyle bir başıma, şimdi ıssız bir yamaca kamp kurduk. ibrağam dal toplamaya gitti. Korkudan yatamıyorum. Sırtımı ağaca dayayıp oturdum, belime de kuşağı kat kat bağladım.

4 şubat 1216: ağacın dibinde uyuyakalmışım, sabah ibrağamın dürtmesi ile uyandım. Hemen kılıca davrandım, ibrağam 'seher vaktidir ağam, namaz eda vaktidir, hem sabah ayazında açıkta yatmak cırcır eder' dedi. Kuşağa baktım bağladığım gibi duruyor. Yola koyulduk. Öğleye doğru bir açıklığa geldik. ibrağam durdu, 'ağam sıkı dur, şimdi sana tayyar babayı gõsterecem' dedi. Yürümekten takatim kalmamış, çaresiz babayı göstermesini bekledim. Bu ağaç dallarından örülü bir tepeciğe çıktı, dalları sağa sola atmaya başladı. Alttan tahta bir sandık göründü. Ancak tekerleri var idi. Üzerinde yanlamasına uzun bir kütük konmuştu. 'ibrağam de hele nedir bu' dedim. 'tayyardır ağam' dedi. bir gevşedim, bir rahatladım ki anlatamam. 'tayyar baba bu mu' dedim. ibrağam 'moğol kafirinin ardından çok düşündüm, rüyanızdaki daş kalaları altetmek içün bize enişteden daha kuvvetli bu tayyarlar lazım.' dedi. En esnek ağaçlar bu ormanda imüş, o sebeple gizliden burada çalışır imüş. ibrağam gibi on adamım ola idi kafiri hallaç pamuğu gibi atar idik.

7 şubat 1216: yemişliye geri döndüm. Tayyar'ı gizli tutma kararı aldık. ibrağam daş attırabilse de hareket ettiremediğini söyledi. 'bunun daha büyüklerini yap ibrağam' dedim. Hareket sorununu çõzerse yapacakmış. 'ağam bu pıroto tiptir' dedi. Tebessüm ettim 'sen nasıl diyorsan o tiptir ibrağam' dedim. Meczup.

10 şubat 1216: aksakallarla kurultay'ı toplama emri verdim. Gene kuzey çayırlıktaki keçi yünü çadırda toplandık. Kokudan, sıcaktan Nevrim döndü. 'Allah aşkına bir yıkanın öyle gelin, sarımsağı kim yedi, elli çeşit hacı esansı kokuyor yapmayın eylemeyin' derken kendimden geçmişim.

12 şubat 1216: emir buyursum, çadırdan yorgan doldurulacak. Teuton meselesini hamdi çavuş ve kaya bey ile müzakere ettik. Önce aşiretin yerini bulalım dedik. 'tiz atlı okçular hazırlana' diye emir buyurdum. Kaç odun ise verilecek.

14 şubat 1216: süttutmazların esma hatunun oğlu oldu. Göğsü ayı gibi kıllı, bacakları kurt bacağı, beli öküz gibi kuvvetli idi. doğar doğmaz çiğ et ve şarap istedi. Çok pis tırstık, gece gizlice gidip briton duvarlarının dibine bırakıp döndük. Hala şoktayız. Çağ atlatan gençlerden biri 'hep gdo'dan oluyor' dedi. Gözlerime kan yürüdü. 'bu genci lalamın yanına gõtürün eşlik ede' dedim.

16 şubat 1216: celalddin efendi dün olanları duyunca çok kızdı. Koşup bebeği geri getirelim diye gittik ama nafile, kurt kapmış muhtemelen, veledi bulamadık. Kefaret olarak kırk fakiri doyurmak gerektir diye sofra kurulmasını emrettim. Bedava yemiş var diye ta yenice'den kalkıp gelenler oldu. Artık ses etmiyorum, takatim kalmadı.

21 şubat 1216: teutonlu şovalye yine gelmiş dün gece. Surların dibinde dolanmış köylüleri kovalamış. Okçular yolladım yenicelinin kuleyi tahkim ettirdim. Sur dibi iyice çapulcu mekanına döndü zaten. Jiletçisi, otçusu ne kadar ipz sapsız varsa doldular. iğreniyorum bu köyden.

24 şubat 1216: bu sabah köye bir heyet geldi. Taşşak will adamları ile gelmiş. Verdiğimiz desteğe karşılık bize relik getirmişler. Hacı celaleddin efendi benden önce koşup aldı reliği. Seslenmedim.

27 şubat 1216: william'ın şerefine yemek verdirdim. Zaten ne kadar erzak varsa yemeğe, ziyafete gidiyor. Will yemekte coştukça coştu 'britonların anasını ağlatacam, zaten prenseslerine de çakıyorum' diye bağırmaya başladı, bir yandan da benim kıza bakıyor. Emir verdim, hanımla kızı uzaklaştırdım. Ayrıca bundan sonra erkekler etek giymeyecek, yasakladım. Anamız bacımız var.

4 mart 1216: sabahın bir vakti deli ibrağam sürü sürü koyunu önüne katmış karanlık orman tarafından town center meydanına geldi. "tayyar'a odun toplarken rast geldim ağam, hepsini getirdim" dedi. "tayyar'ı şimdi karıştırma" dedim, tüm koyunları tarlaların oradaki değirmene gönderttim. önümüz bayram.

7 mart 1216: hamdi çavuş ile güney surlarını teftiş ederken söz taşşak will'den açıldı. hamdi çavuş "beyim bu will briton kralının kellesini alırsa ahdiniz var, kızınızı ister" dedi. "biliyorum hamdi" dedim. adamdaki göz göz değildi zaten. yüz verdik pezevenge iç güveysi gelecek.

8 mart 1216: kaya bey'i çağırttım. "o kadar çağ atladık hala scout'tan öteye gidemedik" diye çıkıştım. "light cavalry planlarımız var beyim" dedi. "gereği neyse yapılsın" dedim. "seksen yemişe bakar beyim, altın odun istemez" dedi.

9 mart 1216: yemiş lafını duyunca köyün gençleri ahırların önüne yığıldılar. seksen yemişi alan ata atlayıp dolanmaya başlıyor. bir havalar, bir artistlikler. aralarından iri kıyım olanlarını seçtim, 40 odun 70 de altın verile diye emir buyurdum, moğol kafirinin atlı okçuları gibi cengaverler yetiştirile. kalanların atlarını geri aldık. pürsüm pürsüm geri döndüler.

14 mart 1216: bayramın ilk günü namazı topluca eda ettik. hacı celaleddin efendi'nin tekkede yer kalmadı, halk dışarılara taştı. hamdi çavuş "ramazan'da oruç tutmuyorsunuz, bayramda camiye akın ediyorsunuz biz mağdur oluyoruz" diye söylenmeye başladı. subhaneke'den sonraki tekbirde de secdeye gitti bu. hutbeden sonra çektim bunu bir kenara "hangi oruç hamdi çavuş?" dedim. "hangi bayramın namazını kıldın söyle bakalım" diye emir buyudum. mırın kırın etti. "beynamaz pezeveng" diye gürledim. bayram boyunca güney duvarını teftişe yolladım. sürünsün it.

16 mart 1216: ibrağam'ın koyunları ikişer ikişer kesiyoruz. maşAllah delide bir kuvvet var, bıçağı çaldığı gibi indiriyor hayvanları. ne ayak bağlama, ne yere yıkma. takır takır alıyor hepsini. hacı celaleddin efendi bunu görünce "murdar ediyorsunuz hayvanları" diye bağıra çığıra geldi. ibrağam süklüm püklüm oldu. "meczuptur hocam, elleşme" dedim. kalan koyunları usulüne uygun kestik.

17 mart 1216: bugün bayram'ın son günü. sabah town center'da dolanır halkla bayramlaşırken kuzey duvardan bir atlı geldi, vukuat çıkmış, alel acele gittik. duvarın beri yakasında uzun beyaz kıyafetli yabancı biri ağlaşıyor. on metre kadar yanda da bizim köylüler yumulmuş bir şey yapıyorlar. hayra yoramadım, vardım yabancının yanına, saracenliymiş. deve süvari, scout görevinde dolanırken bizim köylüler hücum etmişler. yedi kişi birleşip adamın devesini oracıkta kesivermişer. "canımı zor kurtardım" diyor adam. bayram vaktidir, ses etmedim. iki at hediye edip saldık adamı. bu köyden de insanından da tiksiniyorum ya Rab, affeyle.

19 mart 1216: öğleye doğru çağ atlatan gençler ellerinde parşömen town center meydanında dolanıyorlar. "nedir" diye merak ettim, çağırttım bunları. parşömene üç beş satır karalamışlar, adını da son havadis koymuşlar. bir tane alıp okudum, kurban kesiminde yine hoş olmayan manzaralar diye haber yapmışlar. köşede de kaçan bir dana, ardından da koşturan şişman bir adam var. başına da taç yapmışlar. "bu ben miyim?" dedim. seslenmediler. "kim bre bu yeteneksiz hadsiz deyyus?" diye kükredim. titremeye başladılar. bir aya bana bir blacksmith kuracaksınız yoksa hepinizi kazığa vururum" diye gürledim. eteklerime sarıldılar. nöbetçilere "bunlara uygun bir arsa gösterin, şu paçasına işeyeni lalamın yanına yollayın" diye emir saldım. böyle böyle gelişiyoruz.

22 mart 1216: lalamı çok özledim. ziyaret etmek, gönlünü almak niyetindeyim. zindandan bağırışları town center'da yankılanıyor, ara ara kulak kabartıyorum, sanırım küfrediyor. iş güç bitsin, bir ara uğrayacağım.

26 mart 1216: süttutmazların esma'nın kocası seyfi'yı getirdiler bugün, beti benzi atmış. durumu çok ağır dediler. "o çocuk kimdendi.. kimdendi" diye sayıklıyordu garip. esma hatun anamın ak sütü gibi temizim dese de adamcağız düşünmekten dellenmiş iyice.

28 mart 1216: seyfi'yi kaybettik. bildiğin kaybettik, akşam hava serin iyi gelir diye dışarı çıkarmışlar. sabah gelip bakıyorlar, adam yok. kurt almış olabilir diyorlar. kurda insan kurban eder olduk iyice, alıştı da pezeveng, kimi koysak gelip alıyor. iyice küfre düşüyoruz. zerre sevmiyorum şu köyü.


4 nisan 1216: sabah kuzey surlarından koşa koşa bir haberci geldi. britonlar taşşak will'i yakalamışlar. Town center meydanlarında tehşir edip kafasını keseceklermiş. Gitti deli oğlan. Haberciyi tekrar briton diyarına saldım, gelişmelerden haber verecek.

5 nisan 1216: hamdi çavuş’u çağırttım, kuzey surunu tahkim et, kulelere okçu yerleştir, demir kapıyı kapa kimseye açılmayacak diye emir buyurttum. Deli ibrağam’ın eniştesini surların arkasına yerleştirttim. Briton gavuru will’i yakaladı ise üzerimize varması yakındır.

10 nisan 1216: haberci geri geldi. haftaya Meydanda tüm briton villager’ları toplanıp William wallace’ın vuracaklarmış kellesini. Benim de planlarım var elbet.

11 nisan 1216: kaya bey’i çağırttım. Akıncılarını topla, tüm britonlar town center’da, kuzey diyarlara sefer eylenile, briton diyarı hududunda beni bekleyin dedim. Gözleri parladı. Atlı okçuları ve light cavalry’leri topladı, bayırı inip briton topraklarına doğru dört nala gözden kayboldular.

12 nisan 1216: yol hazırlıkları dürtdürttüm, william’ın idamında gizlice hazır bulunacağım. Hanım bir pelerin yaptı gri. Deli ibrağam’a da hazır olmasını söyledim, beraber gideceğiz.

17 nisan 1216: briton diyarındayız, dağlardan ormanlardan gizlice geldik. Üç gündür briton oduncularının arasında odun kırıyorum, bu akşam köylüler birden işi gücü bırakıp town center’a yöneldiler, biz de ibrağamla peşlerinden gittik. Kaya bey’e işaret verdim, bizim ardımızdan odun kamplarını, marketlerini artık güvenliksiz neresi varsa yağma edecekler.

18 nisan 1216: tüm halk gri giyinmiş, pislik çamur gırla. Geceyi town center’ın uzağında bir handa geçirdik. Muhabbet esnasında Hancı “kral yiyor ama çalışıyor, ordu çok güçlü, istesek misal o Yemişlideki godoşun ağzına s..çarız..” dedi, ibrağam’ın gözü döndü. Kolundan kavradım, zor zaptettim. “odaya çıkalım ibrağam” dedim, “tamam beyim” dedi. Ben ibrağam’a sarılmış üst kata odaya çıkarken hancı arkamızdan “vay.. i..neler” diye mırıldandı, kıs kıs güldü. Ses etmedim. Elbet hesaplaşacağız seninle yağ tulumu.

23 nisan 1216: sabahı gizlice kılıp meydana gittik. Kalabalık ki ne kalabalık. William’ı getirdiler, yatırdılar bir daşın üzerine. Kalabalığın arasına karıştım, izliyorum. Halk öldür öldür diye bağırıyor. Keşişin biri geldi, krala bağlılık et dedi. William hayır dedi. Keşiş volulu volulu diye kutsal kitaplarından okumaya başladı. Bir yandan da william’ın orasına burasına şiş sokuyorlar. Derken William bir şeyler mırıldandı, rahip durdu “esir bir şey diyor” dedi, halk da sustu. William bir şeyler geveledi, bana baktı, göz göze geldik. Gülümsedim, o da gülümsedi. “yemişlinin kralı burda lan” diye bağırdı. Tüm gözler benle ibrağam’a döndü.

24 nisan 1216: sabahtandır koşuyoruz, tüm briton ordusu arkamızda. ibrağam’da da iyi nefes var, Yusuf Yusuf dur durak bilmeden gidiyoruz güneye doğru. Yolda kaya bey’in yakıp yıktığı arazilere denk geldik, çoluk çocuk demeden katletmiş, hancıyı da delik deşik etmişler, biraz içim soğudu. Bizdekilerde de el ayarı hiç yok. Tepenin arkasında atlılar mı var ne? Geliyor yine pezevengler. Ya gayret, koş ibrağam koş koooş.

26 nisan 1216: kuzey duvara yakın yerde kaya bey’le karşılaştık. Okçular davranınca britonlar geri döndüler. Akşsevgi ateşlendim, hasta yatıyorum. Hanım yemiş şerbeti yapıp gelmiş, nevrim döndü, “yemiş tutan elini…” diye sövdüğümü hatırlıyorum.

28 nisan 1216: britonlardaki de ne kinmiş arkadaş. Will’i parça parça etmişler. kollarını bir kuleye, kafasını barracks'a, bacaklarını town center’a asmışlar.

29 nisan 1216: Kuzey surun dibinde ipek kumaşa sarılı bir paket bulmuşlar. Alıp getirdiler, açtık, will’in ta**akları çıktı. Tedirginiz. Devir cenk devridir diye dört bir yana haber saldım, eski yenice’den piyadeleri çağırttık. Ya nasip.


1 mayıs 1216: sabah town center meydanından gelen bağırış gürültü ile uyandım. köylüler toplanmışlar, ellerinde çekiçler "işçi işçi" diye bağırıyorlar. hamdi çavuş'u çağırttım, "işçi bayramıdır beyim" dedi. emir verdim hepsini oduna ve yemişe saldım. "oduncu", "seyis" diye diye dağıldılar.

8 mayıs 1216: lalamı ziyarete zindana indim. "lala üzerime çok geliyorlar, dayanamıyorum" dedim. konuşmadı, gözlerimin içine baktı hüzünlü hüzünlü. "her şeyi bırakıp gidesim var lala" dedim. "s.ktir git" dedi. muhafızlara emir buyurdum lalama biraz saman versinler daş zeminde yatmasın.

11 mayıs 1216: öğle namazı çıkışı kaya bey soluk soluğa geldi, "felaket beyim felaket" diyor. "hayırdır" dedim, teuton gavuru kuzey duvara dayanmış. hemen ordu toplanıla diye emir saldım. yarın kuzeye gideceğim.

12 mayıs 1216: zibil gibi teuton gelmiş, hepsi kalkanlı mızraklı şovalyeler. duvarın ötesinde ok menzilinin dışında bekliyorlar. çadır kurmuşlar, "ille de teuton olsun, ister çamurdan olsun" diye müzik çalıp oynuyorlar. hamdi çavuş'a sordum bu nedir diye, "savaş dansıdır beyim" dedi. öyle de hareketli parça ki, insanın oynayası geliyor surlarda. askere emir saldım, kimse kıvırmayacak, dirayetli olacağız.

15 mayıs 1216: üç gündür oynuyor teutonlar. ne enerjidir, ne hırstır. köyde de hırsızlık aldı başını gitti, cepçiler mi ararsın, yemişe dadananlar mı, oğlu askerde olup ziyaretine gidemeyen yaşlı teyzeler mi. köye tüm giriş çıkışları yasaklattırdım.

17 mayıs 1216: akşama doğru ibrağam eniştesi ile daş fırlatmaya başladı. yetişmiyor. çaresiz bekliyoruz.

19 mayıs 1216: ikindi vakti teutonların oradan biri yaklaştı. "laaan godoşşş tanıdın mı beni oğluum" diye bağırıyor. surlara çıkıp dikeldim tüm haşmetimle, azametimle ordumun başında durdum. arkadan bir fısıltı geldi "la godoş bizim kralmış" diye. nevrim döndü, zor zaptettiler beni. koluma girmişler. teuton anamıza bacımıza sövdü bir süre. arkadaş ben öyle küfür görmedim, adam çağ açtı çağ.

20 mayıs 1216: kurultayın kurulmasını emir saldım. tüm kumandanlar gele diye buyurdum. bunlar toplandılar, tiftik çadırı kurmaya başladılar. "lan hala duruyor mu o çadır" diye bağırdım, bayılmışım. uyandığımda çadıra tıkış tıkış doluşmuş savaş planları konuşuyorlardı. çorap kokusundan yine kendimden geçmişim. en sonra "beyimiz yine gayb alemlerine geçiyor.." diye mırıldandıklarını duydum.

21 mayıs 1216: kaya bey ve atlıları toparladım, kapıların açılmasını buyurdum. "gazamız mübarek ola" diye kükredim. en önde ben, yanımda kaya bey, scoutlar, light cavalry'ler ve horse archer'lar dört nala hücum ettik. teutonlar mızraklarla, ağır zırhları ile geldiler. kıran kırana çarpıştık. omuz üstünde baş, daş üstünde daş koymadık. atlı okçularımız ok atıp kaçıyorlar, teutonlar yavaş, onları takibe çalışırken arkadan süvari birlikleri ile biz dalıyoruz. harcumar ettik koca teuton ordusunu.

22 mayıs 1216: sabaha doğru savaş bitti. bir kısım teuton'u yakalamışlar. aralarında sur dibinde bana söveni tanıdım. emir buyurdular, yanıma getirdiler. "göster lan kim kral" diye bağırdım hiddetle. "abi valla ben yapmadım" dedi bu. "abi bırak gideyim yoluma, ben kendi halinde bir adamım, ben ettim sen etme, sana kul köpek olurum" diye yalvarıyor. tiksindim. şu köye geldim geleli en çok bu adama tiksindim. arkaürün kara ormana, salın orada, kurt halletsin işini dedim. ağlaya ağlaya gitti.

25 mayıs 1216: köstekli saatimi çalmış şerefsiz teuton. hangi ara arkaürdü nasıl yaptı anlayamadım.

31 mayıs 1216: kuzey surunu da yıktıracam, köyü de taşıttıracağım. yine bir ordu göründü ufuktan, bu sefer briton'a benziyorlar. town center'dan çok surda yatıp kalkıyor olduk. bu sefer will'in neresini getirdiler, ya sabır çekip beklemeye başladık.


1 nisan 1216: çağ atlatan gençler haritayı güncellemişler. kuzey duvara getirdiler. "versiyon ikidir beyim" diye verdiler parşömeni. "güncelleme nedir?" dedim. "daha iyisi beyim" dediler. baktım, iki renk atmışlar, olay bu.


2 nisan 1216: briton'dan gelen ordu bilav çayırına yine kamp kurdu. gözetliyoruz, net seçemiyoruz. duvara gelen giden yok. haritaya bakıyorum sıkıntıdan. hamdi çavuş'u çağırttım. "çavuş üç karış yer keşfettik iki yıl önce, hala aynı yerdeyiz" dedim. ses etmedi. britonlar'ı hallettikten sonra dört bir yana keşif buyurdum.
5 nisan 1216: öğleye doğru briton ordusu tarafından bir grup yaklaştı. ellerinde beyaz bayrak, duvar dibine kadar geldiler. biri öne çıktı. "kralınızla konuşmak istiyoruz" dedi. hamdi çavuş'a kaş ettim, "yarın kralımız kralınızla görüşecek" dedi. dağıldılar.

6 nisan 1216: zırhımı kuşandım, kılıç ve ok aldım, kaya bey ile birlikte duvar önüne çıktık. briton kralı da geldi, uzun boylu, yağız bir delikanlı. at üzerinde dimdik bize yaklaştı. yaklaşırken sanki atın eğerinden bir şey kıpırdar gibi oldu. "o nedir?" diye sual buyurdum "kirpi olabilir" dedi kaya bey. kirpi britonlarda uğurmuş. briton bize yaklaştı, yavaşça işaret ettim, duvardaki askerler yaylarına ok sürdüler. kaya bey elimi tuttu "beyim bize yakışmaz kalleşlik" dedi. "nice canlar yanacak kaya gazi, hiç mi acımazsın?" dedim. "beyim bize kancıklık yakışmaz" dedi. "savaşı durdurmanın yolu budur kaya gazi, niçin anlamazsun?" dedim. "beyim bize böyle g.toşluk, i.nelik, yavşaklık.." gözüm dönmüş, en son kılıcımın kını ile kaya bey'in suratına indirdiğimi hatırlıyorum. kendimden geçmişim.

8 nisan 1216: başımda büyük bir ağrı ile uyandım. baktım, etrafımda bizim hanım, amcamgiller, hamdi çavuş. beni öldü sanmışlar, gözümü açınca sevinçten ne yapacaklarını şaşırdılar. yalnız hamdi'nin yüzü biraz asıldı gibi geldi bana. sonra sorarım ben ona. tekrar bayılmışım.

9 nisan 1216: öğleye doğru yarı baygın uyandım. "kızım nerede?" diye sordum, mırın kırın ettiler. yataktan fırladığım gibi town center'ın balkonuna çıktım. aşağıda halk toplanmış, beni görünce sevinç çığlıkları atmaya başladılar. "yaşıyorum! sizin için ayaktayım!" diye seslendim balkondan. aşağıdan bir velet "kral çıplak!" diye bağırdı. başımı öne bir eğdim ki, anadan üryanım. gerisin geri içeri girdim.

11 nisan 1216: hala yatıyorum. britonların durumunu sordum. "britonları dertetmeyin beyim" dedi hamdi çavuş. merak içerisindeyim.

13 nisan 1216: sonunda ayağa kalkabildim. town center'da toplantı var beyim dediler, gittim. mum ışığında loş bir oda, ağır ahşap döşeme yürüdükçe gıcırdıyor. her yer minder ve bağdaş kuran insan dolu. ortada aksakallar, ihtiyat heyeti toplanmışlar. bir de kim olduğunu çıkaramadığım bir güruh var. salonda yün çorap, gül yağı esansı, mesh kokusundan geçilmiyor. bir köşeye kuruldum. yabanı güruhtan biri ayağa kalktı. hayrete kapıldım. "will değil mi bu bre hamdi çavuş?" diye gürledim. "odur beyim" dediler. bana yaklaştı, elinde bir torba büzülü idi. ayaklarıma fırlattı, torba açıldı. eğilip baktım. briton kralının kellesi bana bakıyor idi. "münasip görürseniz kızınızla izdivaca niyetliyim" dedi.

14 nisan 1216: yeteneksiz britonlar. will diye başkasını doğramışlar. biz briton diyarında will ile karşılaşınca oluşan panik ortamında sıvışmış bu. bizim kız da bir sevinçli ki. "zaten ben t.şşağın senin olmadığını anlamıştım will" diyor. hamdi çavuş'a sordum "noluyor lan" diye, "ben de şüphelendiydim beyim, t.şşaktaki ben yanlış yerdeydi" diyor. bir kaç ihtiyar da başlarıyla onayladılar. millet benine kadar ezberlemiş adamdaki malı. nasıl memleket, nasıl köy, tiksiniyorum, dayanacak kudretim kalmadı.

16 nisan 1216: kırk gün kırk gece düğün tertipledik. bugün başlıyor. her yere tellallar gönderdim. köylü de düğüne pek bir sevinçli. yemişli yemişli olalı bu kadar eğlence görmedi. yemişler oluk oluk gidiyor. hem kızı elin t.şşağına veriyorum hem de düğün tertip ediyorum. iyice karaktersizleştik.

19 nisan 1216: bugün haber aldık, briton diyarı talan edilmiş. teutonlar geride kalan tüm binaları yakıp yıkmışlar. briton obasına ayı inmiş, ormanları vahşi aslanlarla dolmuş. bir imparatorluk çöktü, ben de o zalımı damat aldım. dört gündür gerdekten çıkmıyor köpek.

24 nisan 1216: britonlar akın akın geliyorlar. okçu, atlı, köylü. teutonlardan ve yolda kurttan kurtulanlar bize sığınıyorlar. celaleddin efendi'nin dergahından dervişler tek tek hepsine şahadet getirtiyor, dualar eşliğinde mavi elbiseler giydiriyoruz. fethimiz gerçek oluyor hamdolsun.

28 nisan 1216: hiçbir şey üretemez olduk. doğumlar kesildi, analar süt vermez oldu. "population limit" diyor hamdi çavuş. yenicelilerin salgın hastalığı hep. "hunlarda yok öyle şey" dedim, "bizde var" dedi aksakallardan biri. töreymiş. töreniz batsın.

30 nisan 1216: town center'ın güneyini imara açtım. yeni gelen britonlara arsa verdik. ev dikiyor, yuva yapıyorlar. damadın aşireti de köye geldi, dünür olduk adamlarla. doğudaki tepenin orada kale içi diye bir yere yerleştiler. pislik, hırsızlık, çetecilik hepsi bunlarda. köylü daha şimdiden yıldı. sonumuz hayrola.
SON

11 Mart 2014 Salı

-balici
EFSANE İNCİ SÖZLÜK HİKAYELERİ ADMİNLERİN’DEN
MANİFESTRO
1)Saygıdeğer takipçi; burası daha önce karşılaşmadığın kadar işini ciddiye alan adamlar tarafından kurulmuş bir inci sözlük yan oluşumudur ve emin olmanı istiyoruz saygıdeğer bir takipçi isen kesinlikle fark edilirsin…
2)Amacımız kimsenin emeği üzerinden pirim yapmak değil. Paylaştığımız hikâyelerin yazarlarının nicknamelerini de bulacaksın bu sayfada. Amacımız onların adını daha çok okuyucuya duyurmak ve tabi ki sizin yorumlarınızı da onlara…
3)Eğer yazarlığına biraz güveniyorsan bizimle hemen hikayeni paylaş. Gerçek kimliğini gizli tutmak şartıyla hiç olmadığı kadar objektif bir jüri karşısında karalama sayfası edinmiş olabilirsin kendine. Kim bilir belki de bir Ömer Seyfettin bizim tozlu sayfalarımızdan çıkar…
4)Senden küçük bir ricamız: burada rahat takıl istediğini yaz yorumlara ama üçüncül şahıslara küfür, hakaret veya ifşa türünde durum paylaşma, ırkçılık yapma bölücüğü zaten kaldıracak durumda değiliz…
5)Bizim belli bir misyonumuz var. Facebookdaki sayfaların yetersizliğinden, adminlerin ciddiyetsizliğinden dolayı kurulmuş bir sayfayız. Burada inci sözlük yazarlarının ve bizimle paylaşılan hikayelerin dışında paylaşım yapılmayacaktır. (özel günler istisna) Partların arasına alakasız şeyler yazılmayacak ve sizi hikayenin anlam bütünlüğünden koparacak her türlü paylaşım engellenecektir. Hiçbir hikaye yarım kalmayacaktır. Yapmanız gereken tek şey kahvenizi alıp bu kalitenin keyfini yaşamak…
6)Ve gelelim liseli kardeşlerimize… her ne kadar sizden nefret etsekte bizim canımızsınız. Sessizce sayfayı takip edip üniversiteye başlayana kadar bu sessizliğinizi sürdürmenizi istiyoruz. Sadece bunu.
 eko-balici 

saygılar diler 
Bol hikayeli günler….
-balici
cihangir'de kalıyoruz o dönem. evde satanist metalciler var bir sürü. bir tane pc var içinde windows 95 bile yok amına koyim. 3-4 tane karı resmi bir iki tane de gerizekalı oyun var.

evde tv, radyo, banyo gibi lüksler yok. ya o bilgisayardaki fotolara bakıp 31 çekiliyor ya da aptal oyunları oynamak için sıra bekleniyor. aylarca yıkanmamış, lavaboda kokuşmuş taşaklarını yıkayarak takılan insanlarız. yanlışlıkla bardan karı getirirsek eve kokumuzdan baygınlık geçirmeden sikmeye uğraşıyoruz.

neyse, evde gitar çalan insanlar var, bir gün bu ibnelerden biri bir amfi getirdi. bir arkadaşından ödünç almış ibne. iki
üç tıngırdattık gitarı, sonra bu piç siktirip taksim'e çıktı. ben de arkadaşla oturuyorum evde. amına koyim can sıkıntısından ölmemek için neredeyse kitap okuyacağız. taksim'e çıkmalık para da yok.

sonra arkadaş bakışlarını amfiye dikti. böyle adriana lima'ya bakar gibi bakıyor. amfinin de arkası bize dönük. tam arkasında damacana ağzı genişliğinde bir girinti var. 20-25 cm kadar içine giriyor amfinin. muhtemelen bas kolonunun hava çıkışı için konulmuş, yumuşak bir plastik huni.

arkadaş sakince yerinden kalktı, amfiyi aldı, ağırdı da meret, içerki odaya götürdü. ben mevzuyu anlamadım, öyle bakıyorum buna. 10 dakika geçti bu ibne amfi ile geri geldi, oturdu hemen sigara yaktı. "naptın lan?" dedim, "hacı böyle bi sikiş yok" dedi. hassiktir dedim gittim inceledim amfiyi, harbi sabunlamış sikmiş deliğini.


attım kendimi yerden yere, gülüyorum amına koyim. "lan olm manyak mısın, eleman bunu ödünç aldı, ödünç amfi sikilir mi?" dedim (sanki bizim amfi olsa sikmek normal bir şey olacak). adam ısrarla daha önce siktiği kızlardan bileböyle performans alamadığını iddaa ediyor. 30 dakika geçti, bu yine yüklendi amfiyi odasına götürdü.

okuyo musunuz lan? ses verin.

herif amfiyi gelin getirdi sanki amına koyim, kolkola gezmeye başladılar neredeyse. beni de aldı bir merak ama herifin içine attırdığını duyunca denemekten vazgeçtim. dedi ki "söylemeyelim ev tayfasına, orospuya dönmesin". "senin akıl sağlığını sikeyim" dedim.

haftasonu oldu, ben ailemin yanına döndüm. 2-3 gün sonra geri geldim ve ne göreyim, amfi evin maskotu olmuş. kucaklayan boş odaya götürüyor, sıra kavgaları çıkıyor, millet amfi ile olan hikayelerini anlatıyor birbirine. sanki rusa gitmişler gibi ballandıra ballandıra anlatıyorlar. alkol alıyoruz muhabbet amfiden açılıyor, ağzı sulanıyor anlatanların. bir arkadaş amfiyi görünce sikinin kalktığını söyleyince ben olaya bir dur deme zamanının geldiğini anlıyorum.


bu olan bitenden bir tek amfiyi eve getiren lavuğun haberi yok. zaten eve az geliyor, gelince de amfiyi gitar çalmak için kullanıyor. ben elemana "hacı senin amfiyi sikiyor bu şerefsizler" demek istiyorum ama konuya nereden gireceğimi bilemiyorum. sonra cesaretimi topluyorum.


"hacım" diyorum, "senin amfi doğurdu". yok lan öyle demiyorum, hafiften ima ediyorum, "lan bu amfinin arkasındaki delik de amcık gibi ha, ehe ehe" falan gibisinden zarf atıyorum. "heh he, öyle hakketten" diyor bu salak, anlamıyor doğal olarak. o sırada odaya mevzulardan yeni haberdar bir arkadaş giriyor, "nerde lan orospu amfi? ahuahuhau bunu mu sikiyonuz lan?" diye anırıyor.

çocuk bize küsüyor, kız gibi amfisini de içinde yarım kilo spermle birlikte alıp gidiyor.

olay bundan ibaret beyler. aradan 15 seneden fazla geçti, halen ismini anınca duygulanırız amfinin.

ccc marshall ccc


yok hacı, marshall değil. isimsiz falan, sikik bir amfiydi.

ayrıca uzun olmasın diye tek tek entry'ler halinde girince zamanlar kaymış. bir "yaptı" diyorum, bi "yapıyor" falan. sıçmışım türkçe'nin içine.


hassiktir lan! bu o. yıllar geçti be. (hababam sınıfının duygusal müziği çalıyor şu an). ühü, yıllar geçti ama sen hiç değişmemişsin marşo. aynı tazelik, aynı zerafet. sağolasın genitaila, iyi bak ona.
-balici
Beyler yeni araba aldım keş ekoyla bindik tam kontağı çevirdim tanımlayamadığım bi ses geldi ekoyla aldığımız yere kadar sırtımda taşıdım arabayı bayisine gittik adama bunun kontağını çevirince tanımlayamadığım bi ses geliyo dedim adam bana amk cahili o motorun sesi dedi kendime kaşar denilmesini sindirememiştim tam orda masanın üstüne çıkıp sıçtım ve bu iş bitmedi dedim utanç verici gülücükler arasında kör iti siktiğim yere kadar gidip ayran içtik keş ekoyla çok sinirlenmiştik erkan okadar sinirliydi ki kendini sikmeye başladı ben ekonun bu içler acısı durumuna çok üzüldüm zengin bebesinde çaldığım m16 mermilerini aldım ve kendi üretimim olan kedi sikiciyi aldım kedi sikici bir abazanın saniyedeki erek sayısı kadar hızlı mermi ve bok atar ekoyla mekanı akşam basıcaktık. Siyah gangstra giysilerimi giyip havalı havalı yürüyoduk amk ekosu osurup ambiyansı bozana kadar tam dükkana vardık eko sıçağaam geldi diye bağırdı tekrar eve gidip onun sıçmasını bekledim mermeri delmiş amk çıktık ve bayi bize biz bayi bize bakıyordı erkan adamın arabasının üzerine sıçmaya başladı ama asıl amacımız piçlik değil intikamdı ilk olarak sergodan aldığım bursa işi dikiştutmazla kapıyı açtım ve adamı yakaladım ulan çolunu çocunu siktiğim sen bana topluluğun içinde nasıl kaşar dersin dedim adam tam lazer tabancasına sarıldı erko bi hamleyle lazer silahını götüne soktu adam bağrıyodu özür dilerim diye ama ekonun azına nüklekleer sıçmıkla yüzüne sıçacağını bilmiyodu erkan pantolonu indirdi ve suratına dağya giren bi uçak edaysıyla sıçtı adam ölü taklidi yapıyodu heryer şalgam suyu olmuştu kasayı alıp kaçtık le kola aldık mahallede polis dolu heralde sıpastik ahmet yine kolonya içip dedesini sikti akıllanmaz bu bebe.
-balicinin kankisi
beyler yeni bilgisiyar aldım markası kaspermi ne neyse cs 1.6 açtım ipsizle oynuyoz baktım benim bilgisayarın radyatöründen ses geliyo korktum amk hemen dedemin içliğini giydim aldığım yere geri götürdüm orda sekreter ve adam vardı adama gittim dedim lan amk bu bilgisyarın radyatörü çok ötüyo dedim orda müşterilerde vardı herkes bana bakıyo amk adam beyfendi düzgn konuşurmusunuz dedi.ben buna ya buna format at yada sikerim dedim.kadın çantasından telefonu çıkarıyodu polisi arıcaktı ben buna boncuklu kürt keleşini çıkarıp sağ gözünden vurdum bu yere düştü baktım her yer fişne suyu adamda sinirlendi ordan çıktı bana tam vuracaktı elini tuttum lan amını siktimin tipsizi seni mevlana görse siktir git amına koyduğumun mübarek kulu der dedim buna dedemin öğrettiği ikili vuruşu yaptım adam yere düştü kafasının üstüne baktım bundanda fişne suyu akıyo millet de beni alkışlıyo tam o anda spastik ibo geldi cs oynarken aldığım yeri sölemiştim onla beraber le cola alacaktık bende kadının çantasından parayı aldım dudaklarına yapışıp kaçtım.amına koyim bizm mahalleye polisler gelmiş kesin keş apti yine ayran içip dedesini dövdü hiç akıllanmaz bu çocuk amk

10 Mart 2014 Pazartesi

Nefes boruma kaçan sakız yüzünden can verdim.
-Balici

Allahtan naneliydi de son nefesimi ferah ferah verdim. bir an her taraf zifiri karanlık oldu fakat sonra bi rahatlama duygusuyla doldu içim. çok huzurluydum. göbeğimdeki bi bağ dikkatimi çekti, bağın gittiği yere bir baktım ki ne göreyim?! ben! kendimi yukarıdan seyrediyordum. zeki biri olduğum için hiç 'bu ne şimdi' ayaklarına girmedim. anladım ki ölmüştüm. korkudan babama bağırdım, kalp masajı yapsana oç diye duymadı beni. ceset soğumadan bi karıya falan arkaürselerdi bari diye geçirdim içimden. seyrederdim en azından. ilişkiye girmeden ölürsem gözlerim açık gider derdim hep ama hayvan gibi de kapalıydı. rezil olduk amk

sonra bı ışık belirdi önümde, ben 'ışığa gel' diye bi ses bekliyordum fakat ışıklar farmış meğerse, bi otobüs geldi durdu önümde. abi paso yok bende dedim.
olsun bin 2 sevap atarsın ödeşiriz dedi. tamam dedim bindim.
Adrenalin Bağımlısı Part 4
+15 şuku diğer part toplam 8 part
-Balici

- iddaada her ay 15 maç ilk yarı 1 ikinci yarı 2 oynar bütün maaşımı basarım.
- cep telefonumun zil sesini kilise müziği yapar, cuma namazlarında sesi açık bırakırım.
- halka açık yerlerde pantolonumun fermuarı açık dolaşırım.
- kamyonlara otostop çeker, şoförle aylı ayollu konuşurum. (bunu sakın denemeyin)
- banyo yaparken küveti doldurur fişe takılı haldeki saç kurutma makinesini havaya atıp tutarım.
- kısır günü yapan kadınların kapısını çalar açtıklarında elimdeki fareyi içeri atarım. sonra kapıyı kapalı tutmaya çalışırım.
- buz tutmuş göllerin üstünde çivili kramponlarımla koşarım.
- minibüste elimi nah işareti yapar, şoföre şuradan bir kişi alır mısınız diye sorarım.
- diş macunuyla 31 çekmek en büyük zevkimdir. bembeyaz bir penise sahibim.
- polis karakoluna girip 'terörle mücadele hangi katta' diye sorarım. bu sırada boynumda puşi elimde molotof kokteyli olur.
- tiyatroya gidip her 10 dakikada bir bağırarak yuh çekerim.
- balıkçıların çok olduğu bir yere gidip, biri tam oltayı sallayacağı sırada arkadan yaklaşıp misinanın ucunu tutarım.
- uçakta sigara içer bitince kapıyı açar izmariti dışarı atarım.
- profesör sınıfa girdiğinde koşarak sandalyesini tutarım 'buyrun hocam' derim. oturacağı sırada sandalyeyi çeker, yere düştükten sonra üzerine işer kaçarım.
- tefeciye gider 10 lira veririm. ertesi gün gidip 15 olarak geri isterim.
- yol kenarındaki travestilerin yanına gidip, kamışa su yürüyo mu lan ehehe diye dalga geçerim. yüzüme sıkılan biber spreyini ağzımda biriktirerek geri tükürüp kaçarım.
Adrenalin Bağımlısı Part3
-Balici
Eleştirinsene zenciler

geceleri çöp tenekelerinin yanından geçerim. kedi atlarsa karı gibi çığlık atarım.
-ampulü değiştirirken elektrik düğmesinin açık mı kapalı mı olduğuna dikkat etmem.
-köpekleri sevme şeklim elimi ağızlarına sokup taşaklarını sıkmaktan ibarettir.
-voleybol topuna dik bir şekilde jilet yapıştırıp servis kullanırım.
-daha önce izlediğim filmlere gidip 10 dakika sonra bağırarak filmin sonunu söylerim, yangın alarmına basıp kaçarım.
-kamerasız cep telefonumu alıp pazara giderim ve kadınların etek altı fotoğraflarını çekiyor gibi davranırım.
-polis arabası gördüğüm anda depara kalkarım, bir apartmanın merdiven boşluğuna saklanırım. (en heyecanlısı)
-kendi evime gece pencereden girerim ve el fenerimi almayı ihmal etmem.
-balık yedikten sonra 2 litre süt içerim.
-üzerinde soğuk içiniz yazan ürünleri kaynatıp içerim.
-alışveriş merkezlerinde ceketimin ceplerini kuşkulu hareketlerle çikolatalarla doldururum, çıkarken hepsini çıkarıp parasını öderim.
-banyo yaparken kapıyı kilitlemem. (ouww tüylerim ürperdi söylerken bile)
-tavlada her fırsatta rakip taşı kırarım.
-dolaşırken canım sıkılırsa altıma sıçarım ve belli etmeden yürüyüşümü paytaklaştırmadan eve ulaşmaya çalışırım.
Adrenalin Bağımlısı Part 2
-Balici

-muz yedikten sonra ışıkları kapatıp kabuğunu evin bir yerine atarım. ışıkları açmadan evde koştururum.
-üç posta attırdıktan sonra terleyen pislenen penisimi, pirhanalarımın olduğu akvaryumda temizlerim.
-kibrit kutusunu cebimden çıkarmadan kibriti yakarım.
-inşaatın birine en az 15 adet 9 katlı top atıp hepsini tek seferde alıp kaçarım.
-toplu taşıma araçlarında telefonumdan kulaklıkla son ses ferre izlerim. kulaklığı giriş yerinden çıkartıp ses gelmeden geri takarım ve bunu tekrarlarım.
-batak oynarken her el 13 ile ihaleye girerim.
-en seksi kızların geldiği derslere don giymeden giderim, zihin gücümle ereksiyonu engellemeye çalışırım.
-uyumadan önce burnuma nohut tanesi sokarım, sabaha kadar 5 katı büyüklüğüne ulaşır, uyanıp çay kaşığı ile çıkarırım sonra birinci bölümdeki yastık olayına başlarım.
-sevgilimle romantik bir akşam yemeği yerken, çaktırmadan işaret parmağımla küçük dilime dokunurum, sofranın üstüne kusar gibi olurum geri yutarım.
-halı saha maçlarında her fırsatta rakiplerime çimdik atarım. (+20!)
-sınavlara girmeden önce 5 adet uyku ilacı içerim.
-her sene üniversite giriş sınavlarına girip kapıda anneme kuran okuturum.
-satranç turnuvalarına alkollü katılıp her hamle de bir taşımı feda ederim. (mat yapan kazanır)
Adrenalin Bağımlısı Part 1
Toplam 8 part var beyler
-Balici

-her sabah uyanır uyanmaz yastığı kafama bastırıp birinin o sırada beni boğduğunu hayal ederim gözlerim kararmaya başladığı anda bırakırım.
-en soğuk havalarda çıplak ayaklarla betona basarım.
-traş olurken gözlerimi bağlarım.
-yağmurlu havalarda binaların paratonerlerinin dibinde otururum.
-her gün 3-4 saat flash tv izlerim.
-sınav sırasında cebimde hiç birşey olmadığı halde elimi cebime sokarak etrafı süzerim sonra yavaş yavaş elimi çıkarırım ve avucuma bakarım sonra elimi tekrar cebime sokarım.
-minibüse bindiğimde ineceğim zaman bunu söylemem benimle aynı yerde inen birinin olmasına güvenirim. yoksa da son durağa kadar giderim.
-osbirimi oda da biri varken hallederim. şu ana kadar yakalanmadım.
-geceleri destur demeden çimenlere işerim ve cinlere küfrederim, eve gelip yatağımın altına ekmek kırıntıları dökerim öyle uyurum.
-metroda sarı çizgileri geçerim.
-manitayla buluşmadan önce pis boxer ve delik çorap giyerim. olur da eve gelmek ister adrenalin bombardımanı yaşarım diye. beklemedeyim
-terlediğim zamanlar buzlu su içerim.
-sigaramı tehlikeli madde taşıyan tırların altına atarım.
-asansöre bindiğimde iki katın arasındayken asansörü durdururum, içerde hava kalmayıncaya kadar sessiz sessiz otururum.
-cumaya giderken haçlı kolye takarım, rükuda boynumdan sarktı sarkacakken kalbim deli gibi atar.
-manitayla msn de sohbet ederken 'seninle öyle bir sevişeceğim ki bi daha osman bi daha osman diye tezahürat edeceksin' yazıp enter tuşunu hafifçe ittiririm sonra yazdıklarımı silip 'bende seni çok seviyorum aşkım' yazarım.
Sevişirken Tavana bakan sevgilimi kemerle dövdüm
-Balici
Bu son hikaye beyler hepinize iyi geceler

seksin 2 tarafında arzulayarak isteyerek ve keyif alarak yapması gereken bir aktivite olduğuna inanırım kankalar. o yüzden para karşılığı veya yapmak zorunda olduğu için sevişen birinin olduğu seks eylemine sıcak bakmıyorum. bir taraf keyif alırken bir taraf bunu bir görev gibi bitsede gitsek havasında yapar.

türk kızlarının bazılarında hatta çoğunda var bu durum. sevgilisiyle sevişmeyi ona bir hediye gibi gören kasıntı ve seksin tadını çıkaramayan kadınlardan nefret ederim...

aslında herşey güzel başlamıştı. gece yarısı asansörde eve çıkarken nefes nefese öpüşerek başlayan gece evin kapısını kapattıktan sonra koridorda hatunu koridorun soğuk duvarlarına yaslayıp soymamla devam etmişti. yatak odasına nasıl geldiğimizi hatırlamıyorum bile hem çakır keyifim hemde uzun zamandır beklediğim bir olay gerçekleşiyor o kadar arzuluyorum ki gözlerim kör olmuş beynim uyuşmuş gibi. kızın heyecandan titreyen baldırlarının arasına süzülüp yanaştığımı hatırlıyorum. en sonunda içerdeyim çılgınlar gibi gidip geliyorum. bir ara baktım kız gözünü kırpmadan tavana bakıyor. dedim sanırım heyecandan olaya motive olamadı. iyicene coştum motive etmek için buharlı tren gibi gidip geliyorum hatunun üzerinde yarınlar yokmuş gibi sikiyorum. baktım hala tavana bakıyor.

o an bütün heyacanımı kaybettim beyler elindeki dondurmasını iştahla yiyen bir çocuğun elinden dondurmasını almışlar gibi hayata lanet ettim. yaşam umudumu kaybettim. sanki bi yerlerde fakir bir gencin son parasıyla aldığı köfte ekmeğin içindeki son köfte yürürken ekmeğin arasından yere çamura düştü, sanki bi yerlerde 31 çeken bir genç tam boşalırken orospuçocuğu kameraman filmdeki lavuğun daşşaklara focuslandı.

şöyle bi doğrulup tavana baktım bişey var mı diye yok. sonra kıza döndüm ve elf gözlerin neler görüyor amına kodumun kezbanı dedim. görüntüm flulaştı hareketler yavaşladı bu ne diyosun be kalk üstümden gibi bişeyler zırvalarken çektim komodinin üzerine çıkarttığım pantolonumdan kemeri şraklatarak. sağlı sollu vuruyorum memelerine. hızımı alamadım kemerin tokasıyla kafasına indirdim. o an kız biraz afalladı mı ne olduysa önce kemere bakarım kemer mi diye sonra vurana bakarım falan diye saçmalamaya başlayınca korktum beyin amcıklaması geçirdidiye kalktıp üstünden.

ağlaya zırlaya giynip gitti. bende giyinirken gömleğinin içine giymeyi unuttuğu dantelli atletini koklayıp içine boşalarak kafamda bitirdim onu.
Ne abaza adamım amk
-Balici

hayatta kopamadığım tek şey organik ve adrenalini yüksek 31 dir.

okuldan kızların evine gideriz bazen arkadaşlarla. kah ders çalışmaya, kah içmeye, kah tv izlemeye.

benimle hep dalga geçerler. "tuvaleti boş bırakın bizimki yine tuvalete girecek evinde yokmuş hahahaha" diye kahkahalar atarlar.

halbuki benim bir sırrım var onlara söyleyemediğim. o kadar erkekle geldiğimiz kızın tuvaletine benden önce bir başka erkeğin gidip oturmasına nasıl izin veririm?

ayakkabılarımı çıkarıp selamlaştıktan hemen sonra arkamdan atılan kahkahalara aldırmadan tuvalete koşarım. kapıyı kilitler sonra banyoya doğru döner çapkın bir gülümsemeyle klozete yaklaşırım.

belkide biz gelmeden dakikalar önce biz varken tuvalete gitmeye uğraşmamak için sıcacık bacaklarını koydu o klozetin yuvarlaksı zeminine. belki hayatım boyunca görmem mümkün olmayan incecik iççamaşırını göt yanaklarını titretip sallaya sallaya çekiştirdi ve çıkardı bir kenarından tutup. domalır pozisyonda eğilip yerleştirdi götünü klozete.

kim bilir belki klozetin içindeki suya baksam hala yansıması vardır görebilirim o neşterle kesilmş bir inci gibi parlayan amının arasından süzülen damlacıkları. nasıldı kim bilir sıcaktan toprağı kuruyup çatlamış çiçeğin saksısına dökülen su gibi inmiştir oradan. şimdi o kıllı ve heyecandan titreyen baldırlarımı koyduğum klozet biraz önce kıpır kıpır oynayan baldırlarına göt yanaklarına hatta belki kalkarken yanlışlıkla dokunmuş olan amına temas etti. sanki arkamdan gelip çıplak vücuduyla bana sarılmış vücudumla sıcacık vücudunu birleştirmiş gibi düşünür şansım varsa tuvalette kullandığı tüylü terliği alıp koklar el sildiği havluya yüz sürer ben gittikten sonra elini değdirip bir yaprak koparacağı peçeteden bir yaprak koparır içine boşaltırım tüm adrenalinimi ve coşkumu.

sonra içeri girer ondan bir çay rica ederim seks sonrası yatakta çıplak uzanırken bana çay getirdiğini hayal eder ona bakıp gülümserim
Ne abaza adamım amk
-Balici

hayatta kopamadığım tek şey organik ve adrenalini yüksek 31 dir.

okuldan kızların evine gideriz bazen arkadaşlarla. kah ders çalışmaya, kah içmeye, kah tv izlemeye.

benimle hep dalga geçerler. "tuvaleti boş bırakın bizimki yine tuvalete girecek evinde yokmuş hahahaha" diye kahkahalar atarlar.

halbuki benim bir sırrım var onlara söyleyemediğim. o kadar erkekle geldiğimiz kızın tuvaletine benden önce bir başka erkeğin gidip oturmasına nasıl izin veririm?

ayakkabılarımı çıkarıp selamlaştıktan hemen sonra arkamdan atılan kahkahalara aldırmadan tuvalete koşarım. kapıyı kilitler sonra banyoya doğru döner çapkın bir gülümsemeyle klozete yaklaşırım.

belkide biz gelmeden dakikalar önce biz varken tuvalete gitmeye uğraşmamak için sıcacık bacaklarını koydu o klozetin yuvarlaksı zeminine. belki hayatım boyunca görmem mümkün olmayan incecik iççamaşırını göt yanaklarını titretip sallaya sallaya çekiştirdi ve çıkardı bir kenarından tutup. domalır pozisyonda eğilip yerleştirdi götünü klozete.

kim bilir belki klozetin içindeki suya baksam hala yansıması vardır görebilirim o neşterle kesilmş bir inci gibi parlayan amının arasından süzülen damlacıkları. nasıldı kim bilir sıcaktan toprağı kuruyup çatlamış çiçeğin saksısına dökülen su gibi inmiştir oradan. şimdi o kıllı ve heyecandan titreyen baldırlarımı koyduğum klozet biraz önce kıpır kıpır oynayan baldırlarına göt yanaklarına hatta belki kalkarken yanlışlıkla dokunmuş olan amına temas etti. sanki arkamdan gelip çıplak vücuduyla bana sarılmış vücudumla sıcacık vücudunu birleştirmiş gibi düşünür şansım varsa tuvalette kullandığı tüylü terliği alıp koklar el sildiği havluya yüz sürer ben gittikten sonra elini değdirip bir yaprak koparacağı peçeteden bir yaprak koparır içine boşaltırım tüm adrenalinimi ve coşkumu.

sonra içeri girer ondan bir çay rica ederim seks sonrası yatakta çıplak uzanırken bana çay getirdiğini hayal eder ona bakıp gülümserim
9 Yıldır aynı sandalyede oturuyormuşum amk
-Balici

ona sarıldığımda birdaha hiç bırakmak istemezdim. hatta o an öldürseler benim için en güzel son sahne olurdu.

üniversite yıllarının başında tanışıp sevgili olmuştuk. hatta ilk seneydi sanırım. bi süre sonra birlikte yaşamaya başladık. 1 sene falan. 1 sene sonra bir yaz günü sık sık gittiğimiz çay bahçesinde otururken bir veda konuşması yapıp kalktı gitti. dona kaldım hiçbirşey söyleyemedim. ağlayamadımda etrafta birsürü insan var. oturduğum yerden kalkmayada cesaretim yoktu başım döner düşerim diye korktum. onun gittiği yöne doğru hiç kımıldamadan saatlerce oturdum 1 paket sigara içtim belki.

sonra kalktım gittim. o kalkıp gittiği an şaka gibiydi sanki dönüp gelecek diye baktım arkasından. sonraki günlerim aylarım hep onu beklemekle geçti. kapı çaldığında ya oysa diye koştum hep, çok sevdiğim annemden babamdan nefret ettim telefon her çaldığında. inşallah o arıyordur diye telefonu her elime alıpta onların ismini gördüğümde. gezdiğimiz yerlerde dolaştım belki karşılaşırım diye. ortak arkadaşları arayıp sormaya başladım sevmememe rağmen. gecelerce beraber tv izlediğimiz koltukta ışıksız sessiz oturdum. bi nefes daha duymaya çalıştım hayal ettim yanımdaymış gibi sohbet ettim onunla.

çok içtim. unutmak için bazen, bazende belki cesaretim gelir içince ararım diye. aradım bi süre sonra. onunla birlikteyken gün içinde ona telefon ettiğimde kulağıma gelen aranıyor sesini bile özledim. çünkü artık onu aradığımda aradığınız numara kullanılmamaktadır diyordu.

yıllar geçti insanlar geçti. en çokta ne üzüyor biliyor musun senin unutamadığın kadının hala çok sevdiğin kadının artık seni hatırlamadığını bilmek. ama yinede beklemek.

geçen hafta o çay bahçesinin yanından geçiyordum. bi baktım o beni terkedip gittiği masada aynı sandalyede oturuyorum hala bekliyorum onu. 9 yıldır o sandalyedeyim. arkasından yaklaştım. omzuna dokundum. heyecanlandı o geldi sandı sanırım. beni görünce yüzü düştü. ensesinden tuttup yüzünü kendime doğru çektim alnına alnımı dayadım ve hadi kardeşim kalk gelmez artık o dedim.
bır lıse tuvaletı efsanesı bundan sonra daha ıyıler var beyler yırmı sukuya devam hıkaye hakkındakı fıkırlerınızı beklıyorum
Beyler lise tuvaletını hepınız bılırsınız paso dumandır her taraf hoca gelınce herkesın bı kodu vardır bagırırlar herkes kacısır sıgaralar zulalanır her yerınde böyledir güzel ülkemin bende bigün okulda dersın son on dakkası tuvalete dıye cıktım gırdım kabıne sıcacam ındırdım pantolonu bı sıgara cıkarttım yaktım ama oncekı gun sekız tane cıgkofte durum ve bes tane acılı adana yedıgım ıcın bu bır resıtal olacaktı atom bombası atacaktım ve masum bı edayla kım sıctı buraya boyle sıcılırmı amk dıyıp kendımı temıze cıkaracaktım once formula bır arabasının motor sesıyle aynı desıbelde osurdum tuvalet alaturka tabı catladıgını hıssettım sıgaramda guclu bı duman alıp kendımı sıktım ve o sesı duydum evet clop şlop sesleerı arasında sıcıyordum ama taramalı tufekten cıkan bı mermı gıdıydı her bok zerrecıgı artık tuvalet baya baya catlamıstı zıl caldı ama suan yarıda kesemezdım yarıda kesersem bı sınıf dolusu ınsan olebılırdı devam ettım ama kendımden gemıstım artık evet ben sıcanların efendısıydım tum tuvaletlerde benım nası sıvtıgım konusulmalıydı hayata bu amac ıcın gelmıstım herkes ıcerı dolustu ortalık duman oldu ve hoca bastı bı anda herkes kodu bagırıyordu suan ne sıgarayı atabılırdım nede bır sanatcı edasıyla sıctıgım boku bıtırmeden cıkabılırdım kabının kapısını zorladılar ama acamadılar acsalar durum rezalet heyecanlandım ve daha guclu sıcmaya basladım osurugumla beatbox yapıyordum adeta hoca bı kac kısıyı yakalamıs onları azarlıyordu mudur onlardan seksen ıkı lıra alacak ve cebe atacaktı bunu adım gıbı bılıyordum onları kurtarmak ıcın son gucumle baskı yaptım kalın bagırsaklarıma hobadolopadoşlooooooooooppp dıye bır ses cıktı ve gotumde bı ıslaklık hıssettım basarmıstım ve su borusu patlamıstı ama bu tum tuvalete su veren ana boruydu suya basıp kaydım e kendı yarrattıgım tuvalettekı kırıga dustum kendımı kapısı olmayan kuleye cıkıp yıllardır ınmeyı bekleyen rapunzel gıbı hıssettım adeta aralıgın son gununde seneye gorusuruz espırısı yapıp hunharca dayak yıyen lıselının son honkurusuydum ben benım sıctıgım bok ve sular yukseldı bı anda ve tuvaletın her tarafı yuzen boklar olmustunbu bı bok ısyanıydı ve boklar ogrencılerden yanaydı benım boklarımın cogu hocanın yuzune geldı ve hocanın gozlerı asırı boka maruz kalmaktan bes lıraya flut alamayan ama yuz lıraya rakı ıcen ıbrahım tatlıses trıbıne gırmıstı kurtardıgım ogrencıler hemen ıtfaıyeyı aradı ve benı o ıcıne dustugum delıkten cıkardılar o gunden sonra hıcbı hoca hıc bı lıselıyı yakalayamadı sıgara ıcerken cunku artık o tuvalet sınır tanımayan eksın hayranı boklar efsanesı tarafından boklanmıstı
VaytNiga

otobüsteki ibretlik anım


Otobüsun arka kapısından gızlıce bındım boyle kaslı bıyıklı dayılar degdırmek ıcın kendılerıne kurbanlar aradıkları bellıydı otobusdekı fordcu dayılar fordcuların en pısıdır 45 - 50 yasları arasında yasları degısen dayılar grup halınde fordlarlar taksım cemberının otobuse tasınmıs halıdır ve her zaman sehırlerın en dolu otobuslerınde fordlarlar bos otobus dolu otobus fark etmez ayakta gıderler otursalar bıle ayaktadırlar (ince herkes anlamaz ) bu dayılar kurbanı ortalarına alırlar ve cemberı gıttıkce daraltırlar gözlerini örten kasları onların gızlenme sılahlarıdır kurban aralarından cıkmadan kurtulamaz neyse bunları bıldgım ıcın hemen oturdum hemen bı yere dayılar on yedı yasında okuldan yenı cıkmıs okulda kendı payına 27 gram am dusen bır meslek lıselıyı aralarına aldılar dayılar tehlıkelı ve fordcuydu ama o lıselı cınsel aclıgın afrıkasından gelmekteydı ıcınde gızlı guvler vardı adeta o uzun essekteyken kendısıne deydırılen lıslelının goz yaslarınıda gordu derste osbır cekerken sıraya akıdan lıselının mudur yardımcısının odasındakı haykırıslarıda duydu o bır fordcu degıldı o tam bır abazaydı ama tehlıke cızgısı turuncu olan dayılar suan yanına delıkle yaklasılmaz yazısını hakeden abaza bır lıselıye saldırmak uzereydı lıselı gelecek saldırıyı sezmıs tı rakıplerıne baktı ve baslamıstı o kapısmma dayının bırı tam degdırecekken cekılmıstı o anda otobusun stop tusuna bastı lıselı kapı acıldı tam dayının sıkının ucu kapının ordayken pardon abey yanlıslıhla oldii diye haykırdı dayının kuşu kım bılır kac kere fermara kaptırmıştı ama bu sefer kuşun kafası kocaman bı kafesın kapısına sıkıs,ıstı lıselı akıtmıstı artık ılk kanı dıger dayıların kusları resmen abı benlık bısey varmı edasıyla otmeyı beklıyorlardı ve dayıların en kaşlısı verdı öt emrını lıselıye saldırdılar ama lıselı kendını kurtarma mekanızması olarak benımsedıgı osuruk bombardımanına tuttu dayıları kalan uc dayının ıkısı kokuyu duyuncaa fordculuga tovbe ettıler ve en yakın camıde ındıler kusu kapıya sıkısan dayıyıda alıp namaza nıyaza basladılar seneye hacı kurasına katılcaklar kaşları en kalın olan dayı gemısı odasında karı sıkerken batan cenabet kaptanın bakıslarını attı ve lıselı cebındekı 3310u dayının kusuna fırlattı o kus artık bır boynu bukutu gozlerımın onunde fordcuların deyvid bekhımı fordu bırakmıstı
VaytNiga

Ben bu satanistliği beceremiyom amk -Balici

Ben bu satanistliği beceremiyom amk
Fazla istek üzerine tekrar atıyprum beyler
-Balici

merve var benim kız. işte bu satanistmiş, itiraf etti. gel dedi bi ortamımızı gör, beğenirsen takılır öğrenirsin. öyle sandığın gibi kötü bi şey değil falan.

tamam amk dedim, en fazla ne olabilir ki yani diye düşünüyorum.

saat gece 11 buçuk gibi bi inşaata götürdü beni. alt katında ortada bi çöp tenekesi yanıyor etrafında da kızlı erkekli elemanlar var. birinin elinde bi kitap bi şeyler okuyor, diğerleri de transa geçmiş resmen, geldiğimizi bile fark etmediler. merve'ye eğildim 'abdestim yok benim sorun olur mu?' dedim. 'yok canım gerek yok.' dedi. oh dedim içimden amk. cenabet cenabet, çarpılırız marpılırız.

neyse bu kitaplı pezevenk okudukça okuyor, latince midir kürtçe midir anlamadım, susmadı ama itoğlu it. 1 buçuk saat kadar ayakta bunu dinledik. sonra bitirdi. sessizlik oldu. merve elimi tuttu. öbür tarafımdaki sakallı da elimi tuttu. aha dedim trene denk geldik, kestaneyi çizdirecez. aklımdan neler geçiyor. merve'nin bunu en başından beri planladığını, aslında kurban olduğumu, beni delilerce sikip öldüreceklerini falan kuruyorum kafada.

git gide bu sakallı elimi daha sert sıkmaya başladı. tahrik mi oluyor napıyor amk diye tedirginim ben tabi. sonra dönmeye başladık. aklıma tavaf geldi hemen. benzer şeyler demek ki diye ufak çaplı bi aydınlanma yaşadım. saydım tam 13 tur attık ve durduk.

sonra tam karşımdaki kız üzerindeki siyah pelerini bi çıkardı, çırılçıplak amk

merve'nin elini bıraktım hemen. kız merve'yi 666'ya katlar, o derece güzel.

o sırada öbür kız da gitti teyip vardı köşede, onun düğmesine bastı. kahtalı mıçı çalmaya başladı. aydınlanma üzerine aydınlanma yaşıyorum o an. oha amk diye bağırıyorum sessiz sessiz. çıplak kız da ateşe elini sokup sokup çıkarıyor, inliyor falan. benim mal şeytan boynuzu gibi oldu tabi. merve de fark etti, baktı gülümsedi bana. yine şoklardayım, kıskanmıyor mu lan bu diye içten içe kızıyorum derken kitap okuyan gavat bana doğru dönüp
'gel gardaş, yaklaş.' dedi. şiveyi duyunca bastım kahkahayı. hepsi yüzüme tip tip bakınca sustum. gitmeye karar verdim. gitmeyip de ne yapacaksın adamlar şeytanın uşağı amk.

kahtalı mıçı eşliğinde ufak adımlarla buna doğru yürüyorum derken yarı yolda çıplak kız sikime doğru hamle yaptı. 'dur kız herkesin içinde!' diye çıkışıp gülümsedim buna, sonra elemanın yanına gittim.

'dinin ne?' diye sordu. 'satanistim kardeş.' dedim.
'allahın kim?' diye sordu. 'şeytan kardeş.' dedim.
'kitabın ne?' dedi. 'elindeki.' dedim. ismini okumaya çalıştım da lens yoktu gözümde okuyamadım amk o mesafeden bile.

neyse bu köşedeki siyah çuvalı aldı geldi, içine elini soktu, yavru bir kedi çıkardı.

ulan ben de kedilere hiç kıyamam ama şart amk keseceksin sike sike.

tamam dedim verin bıçağı. ne bıçağı dedi bu, suratıma baktı şaşkın şaşkın.
kesmeyecez mi amk dedim. yok sikeceksin dedi. ne?!
'önce bunu sonra da tuğba'yı sikeceksin ve döllerini de bana içireceksin' dedi.
'sen kimin dölünü içtin de geldin amk neden bahsediyorsun.' falan derken bu üzerime saldırdı. ben de sokaklarda büyümüş adamım, öyle kolay zaptetilmem yani. gelişine buna sol direği indirdim. sakallı da arkamdan saldırdı o sırada, onun da sakallardan tuttum, döndüm kafayı gömdüm. baktım merve 'aşkııım' diye üzerime koşuyor, zaten gaza gelmişim buna da döner tekmeyi bi kodum, allah sizi inandırsın kafası baykuş gibi bi tur attı geri geldi.

tabi anında topuk. hemen inşaattan çıktım. sonra durdum. geri döndüm, çıplak kızı kolundan tuttum, teyibi de aldım yallah tazyik. meğer o körpemi de zorla tutuyorlarmış orada. şu an tesettürlü kendisi ve 5 vakit namazımızı kılıyoruz. geceleri birbirimizin kulağına romantik ayetler fısıldadıktan sonra ney eşliğinde sevişiyoruz. çok mutluyuz. allah herkese böyle bir sevgililik nasip etsin inşaallah.

Mitingde Sıçtım - Tinerci


Merhaba benim adım selahattin. 17 yaşında koyu Akp'li biriyim. Kırklareli elinde oturuyorum. Her neyse ben konuya başlayayım. O gün çok heyecanlıydım yarın BAŞBOKANIMIZ RÖCEP TAYYEAP ERDOĞAN mitinge geliyordu. Okuldan bir iki arkadaşımla sözleştik. Ertesi gün miting saatinde otobüslere miting alanına hareket ettik. Önceki akşamsa annemler evde acılı çiğ köfte yapmıştı ve hep beraber hunharca onu yemiştik. Ben bunu hatırlayınca götüm bi tuhaf oldu. Miting alanına geldik herkes indi falan ellerimize bayraklar verdiler Erdoğan'ın gelmesini bekliyorduk. Götümdeki hareketlilikse git gide artıyordu. Tayyip geldi kalabalık hunharca çığlıklar atarak karşıladı ve konuşmaya başladı. Benimse göt sıkışmaya başladı. O kadar fenaydımki adeta götüm hiroşimaya atılan atom bombasının küçük kardeşiydi. Tayyip konuştukça kalabalık coşuyor kalabalık coştukça götüm sağa sola çarpıyordu. Bense artık tutmak için bağırıp çağırmaya başladım. Halimi görenler coşkudan sevgiden deli oldum sanıp alkışlamaya başladı. Tayyibin adamları beni görünce alıp sahneye çıkardılar ben umarsızca bağırıyordum. Tayyip elini sırtıma koyup hafifçe iki kere sıvazlama edasıyla vurdu... İşte orda ipler koptu götümü tutamıyordum ilk çakışta arkadaki kameramanı vurup beyin travması geçirip ölmesine sebep oldum. Götüm acışı çiğ köftenin verdiği güçle adeta kontrolden çıkmış kürt kalaşnikofu gibi sağa sola atıyordu. Korumalar tayyipi sahneden almak istedikçe kimi zemindeki boka basıp düşüyor kimisineyse götüm isabet ettirip öldürüyordu ben her tarafa sıçarken tayyip korkudan sahnede koşuyordu en son onuda vurdum ve aşağıya miting alanına düşürdüm. Bense yere yatıp kendi etrafımda sıçarak dönüyordum. Miting alanı bokla doluyordu ve kimse bişey yapamıyordu. En son korumalardan biri bana ulaşmayı başardı ve mitingde dağıtılan büyük ak parti bayraklarından birini götüme sokup durdurdu. Yüzlerce kişi ve tayyip ölmüştü. Beni o halimle kamyon arkasına atıp götürdüler. Götüm sayesinde hükümet düştü. Bense şuan tedavi altındayım.(hikayeler alıntıdır )